RUHLAR HASTA!...

Bakıyorum da etrafımdaki birçok insan hastalıklarla boğuşuyor.

Kiminin bitmek bilmeyen bel ağrıları, kiminin şekeri,  tansiyonu ya da günümüz hastalığı grip gibi yaygınlaşan kanser…

Bazen de doktor doktor gezmesine rağmen teşhisi konulamayan hastalar var, insanı denek gibi kullanıp türlü türlü ilaçlar denettirip doğru teşhisi koyduktan sonra tedavi edilene kadar bekletilen hastalar...

Ben de bu tür konulara dikkat eden biriyimdir. Hastalanmadan önce dikkat etmek, hastalandıktan sonra çare aramaktan daha kolaydır derim.

Tabi hastalık bu, dikkat etmekle korunabileceğimizi sanmıyorum. Bazen ne kadar dikkat ederseniz edin ya genetik gelen hastalıklar ya da yaşadığınız koşullar, hatta yaşadığınız şehir bile size hastalık getirebilir. Ama yine de tedbiri elden bırakmamak gerekir diyorum.

Bir de günümüzün vebası olan psikolojik durumumuz. Bazen doktora gittiğimizde kontrolden sonra “bu aralar çok mu sıkıntı yaşadın, psikolojik nedenlerden olmuş olabilir” lafını çok duymuşsunuzdur.

Herkes psikolojik hasta durumunda.  Kimse benim ruh halim çok iyi, hayat ne getirirse getirisin, getirdiği benim götürdüğü onundur demiyor.

Yaşadığı olumsuzluklar ruhunu zedeliyor, fark etmeden güçsüzleştiriyor ve bir yerden verdiği patlak onu hastalıklarla tanıştırıyor.

Allah’tan biraz kaderciyiz de yine toparlanmasını biliyoruz.

Psikolojik durumumuzun çökmesi sadece bizi hasta bir birey yapmakla kalmıyor.

Ruhumuzdaki gel git’ler, günlük yaşadığımız sıkıntılar, beynimizin bir tarafında saklı olduğundan onu görmezden gelerek çözüm bulduğumuzu sanıp hayata devam ediyoruz.   Yaşadığımız bu dönemde tahammülsüz, hırçın, kavgacı ve de mutsuz bir hale geliyoruz.

Sokağa çıktımızda farkında mısınız insanlar patlamaya hazır bir bomba gibi dolaşmakta. Aman trafikte kimseyle dalaşmayın ya da birini yanlış sollamayın. Yeşil ışık yandı mı hemen hareket edin. İnsanlar pencerelerinden çıkıp ya da korna çalarak hemen ikaz etmeye başlarlar.  İleriye gidip trafik kavgası bile yaşayabilirsiniz.

İşte de aynı tahammülsüzlükten sıkıntılar yaşamıyor musunuz? Ya da evinizde?

Ne zaman bu kadar kötü hale geldik ya da niye bu kadar kötü hale geldik?

Eskiden hayat daha mı kolaydı? Herkes daha mı huzurlu yaşıyordu?

İmkân ve olanaklar daha mı yeterliydi? Saygı sevgi huzur daha mı çoktu?  Tabi ki hayır, hayat daha zor, imkanlar ise kısıtlıydı.

Şimdi imkan ve olanaklar daha da çoğalmış ama hayattan beklentilerimiz de bir o kadar artmış durumda.

Sahip olduğumuz hiç bir şey bize yeterli gelmiyor, hep daha fazlasını isteyerek belki de ruhumuza veremediğimiz huzuru mutsuzlukla tatminsizlikle pekiştiriyoruz.

Küçüğümüzden büyüğümüze yaşadığımız bu hastalıktan kurtulmak ümidiyle…

Hoşçakalın

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ