Rüzgarı Dizginleyen Çocuk

Rüzgarı Dizginleyen Çocuk

Bu kitabı her çocuğun, her bireyin en çok  okunmasını istediğim kitapların biridir. Tüm imkansızlıklara rağmen, tüm zorluklara rağmen başarabileceğimizi kanıtlayan Williams Kamkwamba'nın gerçek hayat hikayesini anlatıyor kitap. Afrika'nın zor koşulları altında, açlığın kıtlığa ulaştığı coğrafi şartlarının yaşanılmaz derecede zor olduğu bir yerde başarıya ulaşmanın sırlarını anlatıyor bize Kamkwamba . Kitabı okuduktan sonra bazı şeylerin ne kadar da büyüttüğümüzü gözümüzün önünde devleştirdiğimizi fark edeceksiniz. Sanırım çoğumuzun hayatı Afrika'da yaşayan williams'ın hayatı kadar zor olamaz. Bu kadar imkansıza rağmen başarabilmişse bunun tek nedeni vazgeçmemesidir. En ufak bir hayal kırıklığı bile bizi hayallerimizden geri koyabiliyor. Küçücük bir engel bizi yolumuzdan alıkoyabiliyor. Her şeye ve herkese inat pes etmeyeyerek, vaz geçmeyerek umut ettiğimiz her ne ise ona ulaşmak mümkün. İşte bu kitap bize bu inancı aşılıyor. Okumanızı mutlaka isterim.

Çocuk, Köstebek, Tilki ve At

(Charlie Mackesy)

Bazı kitaplar vardır ki, insan onları hep içinde taşımak ister. Hep onunla yaşamak ister. Her yaşta okunabilecek, bittiğinde damağınızda bir lezzet bırakacak bir kitap. Kısa, öz ve derin. Bazı tek bir cümle bir kitap kadar öğretici olabiliyor bu kitap

"Sence en büyük zaman kaybı nedir?" "Kendini başkalarıyla karşılaştırmak." dedi Köstebek"

Pastadan daha iyi bir şey keşfettim" "Hayır etmedin," dedi çocuk. "Ettim" diye yanıtladı köstebek. "Neymiş" "Sarılmak. Etkisi daha uzun sürüyor."

"Şunu hep hatırla değerlisin, önemlisin, seviliyorsun ve bu dünyaya başka kimsenin katamayacağı bir şey katıyorsun."

Okuyunca her cümlesini evin duvarlarına asmak isteyeceğiniz harika bir kitap.

Aç Tırtıl (Eric Carle)

 Yayımlandığı günden beri pek çok ödül alan, tüm dünyada 62 dile çevrilen ve 46 milyondan fazla satan Aç Tırtıl, muhteşem bir çocuk kitabı. Capcanlı resimleri ve sade diliyle bu kitap özellikle okulöncesi çocuklarına eğlenceli okuma deneyimi yaşatarak kitap sevgisi kazandırmaya yardımcı oluyor. Günlerden renklere, renklerden sayılara, zararlı alışkanlıklardan sağlıklı beslenmeye, tırtıldan kelebeğe farklı bir çok kavram eğlenceli bir şekilde çocukların zihnine işliyor.

 Petey

 (Ben Mikaelsen)

Kitabın tanırımı şöyle yapılıyor: "Mevsimler değişir, yıllar geçer; Petey büyür, yaşlanır; dostları istemeyerek de olsa onu birer birer terk eder. Petey de bir daha incinmemek için artık kimseyle arkadaşlık etmek istemez. Ta ki gönderildiği huzurevinde Trevor Ladd adındaki bir çocukla tanışana dek. Çok geçmeden ayrılmaz iki dost olan bu küçük çocuk ve yaşlı adamın birbirlerinden öğrenecekleri çok şey vardır."

Başucu kitaplarımdan bir tanesi. Okurken gözyaşlarınıza boğulacaksınız. Petey, gerçek bir hayat hikayesinden derlenmiş, sevgi, dostluk, inanç üzerine yazılmış ders niteliğinde  harika bir kitap. Her sayfasında okuyucuya sabrı, şükrü, hayata pozitif bakmayı hatırlatıyor yazar. Okurken hayatımızın ne kadar anlamlı ve değerli olduğunu bir kez daha anlıyor insan. Diğer insanlara bakış açınızı değiştirecek okurken asla pişman olacağınız muhteşem bir kitap.

 Pâl Sokağı Çocukları (Ferenc Molnar)

Dünyanın Bütün Çocukları Pâl Sokağındadır.

Okurken içimizi ısıtan, sıcak bir tandır ekmeğinin buğulu kokusunu sunan, içten, akıcı, sürekliyici dost muhabbeti tadında harika bir kitap. Keşke okumamış olsaydım da tekrar okuyabilseydim diyeceğiniz duygu yüklü bir eser.

Kitabın yazarı Ferenc Molnar bir edebiyat öğretmeni ve eğitim verdiği okuldaki edebiyat köşesinden çıkıyor bu eser. O dönem okulda herkes derginin bir sonraki sayısını merakla bekliyor derken 1907'de ilk defa kitap haline geliyor. Ve sonra tüm dünyayı etkisi altına aliyor. 2006'da Macar edebiyatının en önemli üç eserinden biri sayılıp 2007'de Budapeşte de kitapta geçen arsa müze haline geliyor. Kitap her ne kadar çocuk hikayesi gibi görünse de büyüklerin hayatından her şey var içinde. İçindeki çocuğu büyütmeyenlere, büyütmek istemeyenlere, çocuk kalanlara...

 

 

Sadako

(Eleanor Coerr)

Tanıtım bülteninden

ABD’nin 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atom bombası atması, tarihin en korkunç olaylarından biri olarak kayda geçerken, ülkede nice nesle yayılan bir travma yarattı. Radyasyon ilk aşamada binlerce insanın ölmesine, yaralanmasına ve sakat kalmasına neden oldu ama korkunç etkisi, yıllara yayılarak sürdü.

Hayat dolu bir kız çocuğu olan Sadako Sasaki, bombanın patlamasından on yıl sonra lösemiye yakalandı. İyileşeceğine dair umudunu hiç kaybetmedi Sadako. Tedavi gördüğü hastanede kâğıttan turna kuşları katlamaya başladı. Çünkü efsaneye göre, kâğıttan bin turna kuşu katlayan bir insanın dileği, mutlaka kabul olurdu. Böylece hevesle işe başladı. Ancak 644. turna kuşunun devamını getiremedi.

Halsiz düşen ve bir daha toparlanamayan Sadako, 25 Ekim 1955’te öldü.

Sınıf arkadaşları, üç yüz elli altı tane daha yaparak turnaları bine tamamladılar ve onları Sadako ile birlikte gömdüler. Böylelikle arkadaşlarının isteği, bir şekilde yerine gelmiş oldu.

Sadako, insanların kalbinde çok daha uzun süre yaşayacak.

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ