- 01-08-2018 19:06
- 52130
Su hayattır, sakın bu yazın sıcağında su içmezlik edip, günahınızı boynuma koymayın.
Ben her suyu içmeyin diyorum.
Özellikle de kafelerde, su içmeyin!
Benim kafe kültürüm yoktur. Çok nadir otururum kafelerde. Zorunlu arkadaş ortamları olur, misafir olur, o şekilde.
Önceki gün de o günlerden biriydi.
Son günlerde yoğun olarak konuşulan uyuşturucu mevzusunu masaya yatırmak için ilgili mahallelerden temsilcilerle bir araya geldik.
Yer belirlerken de ofiste toplanmak yerine, daha merkezi bir yer belirleyelim dedik.
Arkadaşlar şu kafe uygundur dedi. Gittik oturduk.
Oturur oturmaz, su koydular masaya. Sayımız arttı, masa değiştirdik, anormal bir hızla sular geliyordu.
Masanın üstü su kaynıyordu. Personeller su perisi gibi habire su taşıyordu…
Bu arada, Anadolu Ajansından Selman Hoca, ısrarla buradan kalkıp, üniversitenin bahçesine oturmayı teklif ediyordu.
Aslında teklif çok mantıklıydı. Ama kalabalık olduğumuz ve arada misafirler olduğu için ayıp olur diye kalkmadık.
Toplantımızı bitirdik, hesap için kasaya yöneldik.
Hesap uçuktu!
Anlıyorum, tatlı, pasta, dondurma ve kahve gibi kalemlerde, marka değeri, özel tarif falan filan deyip, vatandaşı yolabilirsiniz.
Hadi 75 kuruşluk çayı da 3,5 liraya millete dayattınız.
Yaw 50 kuruşluk suyu 2,5 liraya nasıl satarsınız?
Yazıktır günahtır.
Suyu siz üretmiyorsunuz, işiniz su üzerine değil, havaalanı gibi kazığın normal algılandığı bir mekanda değilsiniz, siz nesiniz, kendinizi ne sanıyorsunuz?
Yaptıklarının doğru bir şey olmadığını net olarak ifade edip çıktım.
Sonradan toplantı fotoğraflarına baktım, parası kesilen su ile alınan su parası da uyuşmuyor!
Nasıl olsa kalabalık, geçir gitsin mantığı.
Dün de bilindik bir mekandan lahmacun istedim.
Lahmacun geldi, hesap ödeyeceğim, yine tuhaf bir rakam.
“Hayırdır” dedim.
Eleman, “abi lahmacun 4,5 lira” olmuş.
İyi de yine dediğin rakam tutmuyor.
“Abi ayran da 10 lira” dedi.
“Nasıl yani, 2 ayran 10 lira mı” dedim,
“Evet abi tanesi 5 lira” dedi.
“Ben bu ayranı alamam” dedim.
Eleman, “ben de almam” dedi.
Niye?
Sisteme girmiş.
Sanki sistem dedikleri uzay boşluğu, giren çıkmıyor!
Aradım firmayı, “ben bu ayranları istemiyorum” dedim.
“Tamam beyefendi, ayranları iade edin, 10 liranızı geri alın” dedi.
Maalesef örnekler çok.
Lokantaya gidiyorsunuz, yemek 15 lira, hesap 30 lira. Bu ne diyorsunuz, su, salata, meze, utanmasa ekmeğin parasını da alacak.
Kardeşim, ben istediğim kalemin parasını öderim.
İstemediğim şeyin parasını benden niye alıyorsun!
Ben istemediğim halde masaya gelmişse “bu ikramdır” der, yerim.
Sen de bunun hesabını isteyemezsin.
Paralı ise yazarsın menüye fiyatını, canı isteyen ve parası olan sipariş eder.
Getirirsin, insanlar yerken de hesap öderken de rahat olur.
Bazen insanlar, “nasıl bir hesap gelecek?” diye düşünmekten yemek yiyemiyor.
Bizim de öyle pis bir gururumuz var.
Yanımızda misafir veya bayan varsa, hesaba hayatta itiraz etmeyiz.
Yalnız olduğumuzda da pek etmeyiz ama onlar varsa iş bitmiştir.
Maalesef bir kısım esnaf da bunu bilip suiistimal ediyor.
15 liradan iki yemek yedirip, 50 lira ödetiyorlar adama.
2 çay istiyorsunuz, hemen yanına 2 su koyuyorlar 15-20 lira hesap getiriyorlar.
Hakkınızı savunun arkadaşlar.
50 metre ötede 50 kuruş olan suya 2,5 lira vermeyin.
1-1,5 lira olan ayrana 5 lira vermeyin.
75 kuruş olan çaya 3,5 lira vermeyin.
İstemediğiniz mezenin, salatanın parasını vermeyin!
Esnaf milleti, siz de dürüst olun.
Menünüzü koyun, fiyatlarınızı yazın, kim ne istediyse onu önlerine koyun ve onun parasını alın.
Millete sürprizler yaşatmayın.
Toplumun utangaçlık halini paraya çevirmeye çalışmayın!
Batmanlılar, sizde biraz ayık olun. Mecbur kalmadıkça bu tarz yerlere oturmayın.
Yazıktır günahtır. Hadi oturdunuz, hakkınızı sorun.
İnananın her gün üç beş kişi hakkını savunsa, kimse böyle rahat davranamaz!
Bu konuda zabıtanın bir sorumluluğu veya yetkisi var mı bilmiyorum.
Eğer varsa onları da göreve davet ediyorum.
Denetim, uyarı, gerekirse ceza…
İnsanların zayıf yanlarının suiistimal edilmediği, kimsenin hakkından fazlasını talep etmediği bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…