Sapıklık

Sapıklık kelimesi oldukça ürkütücü ve tehdit edici görünüyor. Genellikle de çoğu kişi tarafından tek başına yanlış anlamlarda kullanılıyor. Her cinsel eylem sapıklık ya da sapkınlık olarak görülmemeli. Bunu söylediğim için beni yadırgamayın. Cinsel istekler normaldir. Çünkü insan, biyolojik bir varlıktır fakat aynı zamanda toplumsal da bir varlıktır. Dolayısıyla aşırıya kaçan cinsel istekler başta biyolojik sonra da toplumsal olarak uygun ve etik değildir. Aşırıya kaçan dedim, çünkü aşırıya kaçan cinsel dürtülere sapıklık deniyor.

Biraz açalım, Cinsel obsesif bozukluk; kişide sürekli tekrar eden cinsel saplantı ve düşüncelerdir. Yani sapıklıktır. Kişiler bu saplantılara sahip olduğundan halk tarafından “sapık” olarak nitelendirildiği için böyle deniyor.

Peki, bunun nedenleri, türleri, zararları, tedavisi vs. var mı?

Yoğun cinsel dürtülerin nedenlerinin fizyolojik ya da psikolojik olması muhtemeldir.

Örneğin; beyindeki tümörler ve yaralanmalar, madde kullanımı, ilaçlar, cinsel istismara maruz kalma, beyin kimyasallarında yaşanan dengesizlikler, beyni etkileyen hastalık koşulları veya psikolojik travmalar.

Peki, bu sapkınlık farkedilebilir mi, çünkü önemli olan farketmektir.

Sayacağım belirtilere dikkat edin; cinsel dürtülerin ertelenmesinin veya kontrol edilmesinin zor hatta imkânsızlaşması, dürtülerin nadiren tatmin edici olması, hep daha fazlasının istenmesi, seks ile ilgili davranışlara yoğun şekilde odaklanılması, işte, ilişkilerde ve kendi içinde çatışmalar yaşanması, bu davranışların durdurulamamasından dolayı suçluluk ve utanç duygularının yaşanması gibi.

Ayrıca cinsel sapıklığı olan kişiler korku, endişe ve utanç içinde yaşarlar. Ve yasak olan bu konuları kimseye anlatamadıkları için uygun bir tedavi yöntemine ulaşamazlar bu sebeple yoğun hissedilen sapkın dürtüler, kişinin hayatını olumsuz etkiler ve bu kişiler buna karşı yoğun bir şekilde mücadele ederken hayati işlevselliğini yitirebilir.

Yoğun cinsel dürtületini kontrol edemeyen ve tedavi olmayan hastalar; çeşitli fanteziler, mastürbasyon, siber seks, birden fazla cinsel partnere sahip olma, ****grafi veya cinsellik için para ödeme gibi topluma uygun olmayan yol ve yöntem denerler.

Bir kaç yol ve yöntem saymışken bir de türlerine de kısaca değinmek istiyorum.

Homoseksüel cinsellik, pedofili cinsellik, istismar cinsel obsesyonlar, saplantılı mastürbasyon, cinsel şiddet, röntgencilik, sadizm, mazoşizm, fortçuluk, fetişizm, teşhircilik, zoofili.

Adı veya davranışın doğası ne olursa olsun, bu türleri çevremizde ne yazık ki görüyoruz ve tabi tedavi edilmeyen yoğun cinsel davranışlar da bunu yaşayan kişilerin özgüvenine, ilişkilerine, kariyerine, sağlığına ve diğer insanlara zarar vermesine sebep oluyor.

Normal cinsellikle sapıklığın ayrıt edici noktası şu ki, cinsel olarak dürtülenmek normal ancak bu dürtüleri yoğun şekilde hissetmek ve kontrol edememek bir hastalıktır.

Kontrol edemediğini farkedenlerin kendilerine şu soruları sorması faydalı olacaktır; cinsel dürtülerimi yönetebilir miyim? Cinsel davranışlarımdan rahatsız mıyım? Cinsel davranışım ilişkilerime zarar veriyor mu, işimi etkiliyor mu veya tutuklanmak gibi ciddi sorunlarla karşılaşmama yol açıyor mu? Cinsel davranışımı gizlemeye çalışıyor muyum?

Bunun için yardım almak zor olabilir çünkü bu çok kişisel ve mahrem bir meseledir.

Fakat şunları yapmayı dene;

Utanç veya mahcubiyeti bir kenara bırak ve tedavi görmenin faydalarına odaklan. Yalnız olmadığını unutma. İyi bir psikiyatrist ya da psikolog ara.

Taciz ve tecavüz olaylarının mağduru olanların destek alması gerektiği gibi saldırganların mağdurlara nazaran daha çok desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Ha cinselliği hayatının merkezine almayı tercih edenler olur ona söyleyecek tek bir sözüm var. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da bir usul var. Cinsellik odaklı bir yaşam tercih edenler de sağa sola sataşmak yerine gidip bir zahmet bunun usulünü ekranını öğrensin.

Daha geçenlerde toplu taşımada fortçuluk yapan bir sapkın hastanın olayına şahit oldum. Hastaysan git tedavini ol, bu kadar basit.

Ayrıca toplumda tacize şahit olanların mağdura ses olmaması ve tepkilerini olması gerektiği gibi göstermemeleri de başka bir makale konusu olsun.