- 06-08-2017 20:19
- 20152
Zor dönemden geçiyoruz!
Şeytanla dans ediyoruz!
Biz şeytanla dans ederken, yavrucukları da etrafı kolaçan ediyor…
İşin iyi yanı, biz bu şeytan ve yavrucuklarını tanıyoruz artık!
Kötü yanıysa, bu şeytanlar konsorsiyumu buna rağmen vazgeçmiyor.
Demek ki hala bir umutları var. Hala onlara kananlar var. Hala değirmenlerine su taşıyanlar var…
Sarıklı cübbeli polis çıkarmışlar, üstüne birde resmi arabaya bindirmişler!
Sarıklı ve cübbeli polis olur mu? olur!
Ama istihbaratçı olur, terörcü olur, KOM’cu olur...
Açıktan iş yapan, resmi arabaya binen adamın, giyiminin kuşamının bir ayarı olur.
Bunu herkes bilir. Orta zekâya sahip herkes, bunun bilincindedir.
Kıyafet özgürlüğü, dinimin inancı gibi hassasiyetler varsa Eyvallah.
Ama bunun yeri burası değil! Askerlik ve polislik belli kalıpları olan işlerdir.
İnancın temel esasları istisna, diğer kalıplara herkesin uyması gerekir.
“Akli dengesi yerinde mi diye kontrole gönderiyorduk” açıklaması da toplumun akli dengesiyle dalga geçmektir.
Akli dengesinden şüphe duydukları adamı, resmi aracın direksiyonuna geçirip akıl hastanesine gönderiyorlar öyle mi?
Diğer taraftan güvenlik görevlisi, şortlu kızı parka almamış-mış!
İyi de İstanbul gibi bir yerde yaşayan herkes -ki buna güvenlikçiler de dahil-bu tarz giyimin yaygın olduğunu ve artık insanların algılarının bile bu yönde değiştiğini bilir.
“Böyle kamuya açık bir alana giremezsiniz, ben sizi koruyamam” demek, yine insanların akıl ve ruh sağlığıyla dalga geçmektir!
En komik ve acı olanıysa askerlerin sınırda yakaladıkları adamlara, kadın iç çamaşırı giydirmesi!
Bu nasıl bir iştir?
Yıllardır bu sınırda mülteci çocuklarını taşı, hasta yaralılarını taşı, yedir, giydir, içir, en ufak bir problem yok.
Ama uluslararası algı operatörlerini elinde tutan haysiyetsizlerle bozuşunca, yıllardır başının üstünde tuttuklarını döv, kadın iç çamaşırı giydir, sonra da kameraya çek!
Bu nasıl bir aklın ürünüdür?
Her şeyi bir taraf bıraktık.
Sınır birliklerine ait zırhlı aracın içerisinde rengârenk kadın iç çamaşırının ne işi var?
Hadi bir b…k yediniz, bunu niye kameraya çektiniz?
Bunun meslek hayatınızın sonu olmasının yanında, vatana, millete ve bağlı olduğunuz kuruma ihanet olduğunu bilecek çapta değil misiniz?
Ama yok, 300 seçili mülteciyi memleketine alırken caf caflı fotoğraflar çeken ülkelerin gazetecileri, 3 milyon yaralı mülteciyi sırtında taşıyan kahramanları bir hamlede linç etmenin peşinde.
Bakın, araştırın, bu saydığım üç olayın ve buna benzer olayların faillerinin aynı yerden emir aldığını görürsünüz!
Hem milleti hem de haçlıları ayağa kaldırmanın peşindeler!
Kendi kurdukları DAİŞ ile belki de gerçekte onunla mücadele eden tek ülke olan Türkiye Cumhuriyetinin iktidarını yaftalıyorlar.
Neymiş efendim? Bu zihniyet sizin ülkenize de hakim olacak!
Diğer taraftan da haçlılara pas atılıyor bakın işte bu kadar tehlikeli olan İslamiyet sizin de kapınıza dayanacak!
Hepiniz ayaklanın diyorlar!
Bu oynadıkları küçük oyunlar, daha büyüklerini de oynayacaklar.
Siyasetçileri daha aktif kullanacaklar, kriptoları sahaya sürecekler.
Tek kullanımlık tetikçileri ifşa olacak.
Basında, medyada, bürokrasi ve hukukta atacakları adımlar olacak.
Emirlerindeki terör örgütleri, eylemlerde bulunacak...
Olan bütün güçlerini ortaya koyacaklar, çünkü bu son şansları.
Dünyaya hakim olmak isteyen gücün, önce Ortadoğu’ya hakim olması gerekir!
Bu hakimiyeti sağlamak için de bu son şansları.
Çünkü hasta adam olarak yatağa mahkum ettikleri Osmanlının hayaletini görmeye başladılar.
Bu hayalet onları sıtmaya soktu.
İstedikleri hamleleri yapamıyorlar.
Oynadıkları oyunları sonlandıramıyorlar!
İşledikleri cinayetleri örtemiyorlar!
Şimdi onlar hastalar ve bu hastalık döneminde karşılarında güçlü bir ülke istemiyorlar!
Cepheden saldırmadan önce, ırkçılıktan, mezhepçilikten, ahlaktan, namustan, mal ve paradan vuracaklar.
Yıpratıp zayıflatıp, kendi satılık köpeklerine moral vermeye çalışacaklar.
İçimizdeki hainlere, güçlü olduklarını, hala istedikleri zaman istediklerini yapabilecekleri havası estirecekler.
Başkalarını da satın almaya çalışacaklar. Uyumuş hücreleri canlandıracaklar…
Lakin gidip gelip 15 Temmuz’a toslayacaklar!
Çünkü bu onların bütün tezlerini çürütüyor.
Güçleri, kuvvetleri, oyunları hep bu duvardan dönüyor!
Artık bu duvara bakıp ağlıyorlar. Dizlerinin bağı çözülüyor. Cesaretleri kırılıyor. Moralleri bozuluyor…
Yapamadılar, hepsi birleşti, teknolojilerini ve silahlarını birleştirdiler, istihbaratlarını hatta üniformalı askerlerini birleştirip sahaya sürdüler ama olmadı.
Bedrin ruhu boğdu onları!
Bu da onların yeni hamlelerini hep bozguna uğrattı.
Şimdi içimizdeki uşakları çıkmış, senaryo diyorlar!
Ben de diyorum ki ey satılık siyasetçiler, eğer gerçekten bu senaryo ise,
Bu iktidar kendi uçaklarıyla meclisini bombalatıp,
Helikopterleriyle vatandaşını katledip,
Emniyet binalarını içindekilerle havaya uçurduysa
Ve siz hala boynunuzda kravatla dolaşıyorsanız siz gerçek vatan hainisiniz!
Eğer gerçekten bunların tümünü yapanın iktidar olduğuna inanıp, hala salonlara da nutuk atıyorsanız siz vatan hainisiniz.
Eğer gerçekten 250 kişinin kanının bulaştığını düşündüğünüz elleri sıkıyorsanız, siz vatan hainisiniz!
İçimizde vatan haini çok maalesef!
En büyük özellikleri de vatan evlatlarını vatan haini olarak yaftalamaları!
Peki, bunların hangisinin gerçek hain olduğunu nasıl anlarsınız?
Bakın, gâvurlar hangisinden razıysa, hangisiyle iş tutuyorsa onlar haindir!
Allah bizi hainlerin şerrinden korusun!
Kurtlar kuzuları yemeyi kafaya koymuş, etrafı sarmış, bazılarını yemiş bazılarını murdar etmiş. Ama şartlar ve güç kurtlardan yana da olsa son sözü, çoban söyler.
Her şey bir domdom kurşununa bakar!
Örnek mi tarihimize bakın…
İnsanlarımızın bu oyunlara karşı daha tedbirli olması dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın...