- 15-10-2014 19:09
- 22864
Kabil sokaklarında dolaşırken, sıkı güvenlik önlemleri sizi ciddi manada sıkıyor!
Fotoğraf çekmek ciddi manda tehlikeli.
Çünkü cadde sokaklarda sürekli canlı bomba tehdidi var.
Buna bağlı olarak ta sıkı tedbirler. Çektiğiniz bir yerin stratejik konumu ya da sahibinin kimliği sizi direk şüpheli, sonrada sanık yapabiliyor!
Şehirde gelir dağılımında ki adaletsizlik çok bariz şekilde göze çarpıyor!
Zenginlerin yaşadığı ultra lüks binaların yanında, yoksul insanların yaşadığı barakalar görüyorsunuz!
Trafik problemi had safhada!
Kurallar pek işlemiyor.
Yollar çok iyi değil.
Araçların hepsi Toyota desek mübalağa olmaz.
Yüzde değil, binde bir farklı model görebiliyorsunuz.
Sebebini sorduğumda, Toyota’nın hem arazi şartlarına uygunluğu hem de servis ağı diyorlar. Çeşitte çok fazla…
YAŞAM OLDUKÇA PAHALI!
Öğretmen maaşı 300 dolar civarında! Geleneksel meyveleri olan ve her yemekten önce ve sonra yedikleri kavunun kilosu neredeyse 1 dolar! Orta sınıf bir takım elbisede 100 dolar civarında.
Kabilde gittiğimiz İstanbul lokantasında ödediğimiz 4 kişilik standart fatura 50 dolar civarında…
Benzin fiyatı bizdekine yakın…
O maaşla öğretmenler nasıl geçiniyor bilmiyorum ama askerlerin durumu daha da kötü.
Onlar 150-200 dolar civar bir maaş alıyorlar.
Eğitim seviyesi düşük, okuyan aydın kesimin büyük çoğunluysa Türkçe biliyor.
Çünkü çoğu ya savaştan kaçtığı için yada burs kazanarak eğitiminin bir bölümünü Türkiye’de tamamlamışlar.
Türkiye’nin Afganistan’da oldukça aktif bir varlığı var.
Okullar, hastaneler, Enstitüler, spor kompleksleri yapıyor, zeki öğrencileri burslu okutuyor.
Afganlar Türkiye’den gelenleri çok seviyor.
Bizimde atalarımız Çanakkale’de sizin atalarınızla yatıyor diyorlar.
Nenelerimiz kurtuluş savaşında bileziklerini gönderdiler diyorlar.
RESMİ DİL FARSÇA VE PEŞTUCA.
Farça’nın yanında Urduca, Özbekçe, Türkmence gibi dillerde sık kullanılıyor. Gençlerle İngilizce de anlaşabiliyorsunuz.
Televizyonlarda genelde Türk dizileri izleniyor.
Ortadoğu’da olduğu gibi Kurtlar Vadisi ve Karadayı çok popüler.
Özellikle Polat hastaları var.
Aracına ismini yazanlar, fotoğrafını tişörte basanlar, işyerine ismini verenler…
Tüm işgal ve saldırılarına rağmen kültürlerini koruyabilmişler. Dinlerine ve ananelerine sıkı sıkıya bağlılar. Bu nokta da ABD’nin kısmen başarısız olduğunu söyleyebilirim.
Misafirperverlikte müthişler. “Misafir babadan uludur” diyorlar, hiç kimse sizden önce oturmuyor yemiyor, geçmiyor. Sizi evin en başköşesine oturtuyorlar. İstediğiniz kadar yaşı veya makamı olsun, ev sahibi kapının eşiğinde oturuyor…