Ülke kaynaklarını kullanma, değerlendirme ve planlamasını yapma iktidarın yani siyasilerin elindedir.
Kişisel ve siyasal çıkarlarını bir kenara bırakarak, ülkenin âli menfaatlerini düşünen bir iktidar ülkeyi kısa zamanda muasır medeniyetler seviyesine çıkarabilir.
Ülkemizde yeraltı ve yer üstü kaynakları ile beraber insan gücünün yüksek olduğudur.
Bunun için doğru planlama, ekonomiyi doğru yönetme ve yatırımları doğru yapmak yeterlidir.
İşin ilginç yanı da batılılaşma ile başlayan hareketler; ilim, bilim ve müsbet fen yerine; giyim, şapka ve çarşaf ile uğraşılmış; cehaleti kaldırma yerine irtica ile mücadele adı altında insanlar cahil bırakılmıştır.
Ülkenin ekonomisi doğru kullanılmamış yeraltı ve yer üstü zenginlikleri değerlendirilmemiş insan kaynaklarından yeterince faydalanılmamıştır.
Saltanatın kaldırılması, yerine cumhuriyetin kurulması ile demokratik süreç başlamış ne yazık ki iktidarı ele geçirenlerin bir kısmı saltanatın yetkilerine özenmişlerdir.
Özellikle günümüz iktidarı daha önceki dönemlerde kazanılan bazı hakları da yok sayacak tek kişi rejimine geçilmiş en büyük tahribatı ekonomide olmuştur.
Yap, işlet, devret modeli ile iflas eden ekonomi, zaman içerisinde var olan işletmelerin satılması, tarım ve hayvancılığın gereken ilgiyi görmemesi neticesi dışa bağımlı ve enformasyonu yüksek bir duruma gelmiştir.
Üretim yerine tüketimin, öz kaynakları kullanma yerine faizin teşvik edilmesi ekonomiye yarar değil zarar getirmiştir.
İşsizlik oranları %10 geçmiş ve bütçenin büyük çoğunluğu faize gider olmuştur.
Onun için seçim ile geçim birbirine bağlıdır. Demokrasiler'de 4 veya 5 yılda bir yapılan seçimler milletin iradesinin tecellisine yardımcı olacağıdır.
Ekonomik zorluklar yaşayan bizler ve yok olan orta direk; ülkenin kaymağını yiyen azınlık bir kesime karşı siyaset alanında kendimizi göstermeliyiz.
Nasıl ki bozulan ekonominin müsebbibi siyasetse; çarpık ekonomik düzeni düzeltecek de yine siyaset makamıdır.
Elbirliği ile vira bismillah diyerek işe koyulalım ve önümüzdeki seçimde etkimizi gösterelim.