- 04-05-2018 20:45
- 19508
Ülkemizin idaresine talip olan siyasi partilerin yarıştığı ve halkın oyu ile tercih edip iktidarı belirlediği seçimlerden birisini hayırlısıyla 24 Haziran’da yapılacak.
Seçimde normal olanı; iktidarın yaptıklarını, yapacaklar için teminat olarak göstermesi, muhalefetin de yapacaklarını seçmenin bilgisine sunması gerekir.
Dünyaya gelen geçer,
Bir bir şerbetten içer
Bu bir köprüdür geçer
Cahiller bunu bilmez
Gelin tanış olalım,
İşin kolay kılalım
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Yunus Emre’nin bu güzel dizeleri keşke tüm siyasilerin ve de hepimizin şiarı olsaydı.
Maalesef, “ya bendesin ya hain” ile başlayan, “bölücü” ve “fetocu” gibi yaklaşımlar, suçlamalar toplumu germekle beraber siyasetin doğası olan “yarışma” yerini “kutuplaşmanın” oluşmasına vesile olmuştur.
Gönül ister ki; hoş görünün kaynağı olan dinimiz ve bu dinin mensubu olan bizler “Yaratanı sev Yaratandan ötür” ve “Kendi nefsi için istediğini Müslüman kardeşi için istemeyen kamil manada iman etmemiş” diyen Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selemi dinleyebilsek.
Yüce Allah (cc) Hucurat suresi 11 ayet: “Ey iman edenler! Bir topluluk diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendisidir.”
***
İster kendilerini sağcı, Muhafazakâr veya solcu, ilerici diye tanımlasın bu hayatın bir de ahret boyutu var bunu unutmayalım, bu ayeti iyi dinleyelim, sırf aynı siyası görüşe sahip olmadığımız kitleleri; münafık, kafir, fasık veya gerici, yobaz ve din taciri gibi suçlamaları yapmayalım.
İktidarın, kendilerine “Cumhur ittifakı”, kendilerinin dışındakilerin “Cümbüş ittifakı” demeleri doğru değildir.
Buna karşı oluşan “Demokrasi”, ki bana göre “Halkın” ittifakı, olumlu bir oluşum ise de HDP’nın bu oluşum içinde olmaması bir eksiklik ve yanlıştır.
HDP yasalara uygun kurulmuş, meclise girmiş, seçim yardımını almış, iktidara talip olmuş, 6 milyon oy almış, Kürt seçmeni üzerinde büyük etkisi olan bir partidir. İktidarın dışında oluşan ittifakta HDP’nin olmaması bir eksikliktir.
İktidarın elindeki muazzam medya gücü, oluşturduğu korkunç mahalle baskısı, etkili gibi görünse de tesirli olacağını düşünmüyorum.
Ancak muhalefetin, yasalara uygun biçimde seçime girmesine rağmen bölücü ve hain gibi hiç kimsenin kabul etmeyeceği suçlamaların etkisi altında kaldığı ve HDP yalnız bırakılmasına sebep olduğu bir gerçektir.
Muhalefet; cesur, medya ve mahalle baskısına karşı direnmeliydi. Ancak yapmadı/ yapamadılar yine de her şey bitmiş değildir. İkinci tura kalacak olan seçimde birlikte hareket etme konusunda fedakârlık yapmalı elzemdir.
Halkın nezdinde oluşan korku ve endişeler büyümekte, özellikle iktidarın küçük ortağının söylemleri toplumda kutuplaşmanın derinleşmesine vesile olmaktadır. Mevcut hükümetin bu endişeyi gidermeyeceği kanaati toplumda değer bulmaktadır.
Muhalefetin; seçim çalışmaları boyunca kutuplaşmayı derinleştirecek, kin ve intikam duygularının oluşmasını körükleyecek eylem ve söylemlerden uzak durması gerekir. Özellikle “hesap soracağız”, “hesap vereceksiniz” yerine her kesime güven verecek politikalar yürütülmelidir.
Seçim memleketin var oluşu, ülkenin bakası yerine, iktidara gelme meselesi olduğunu anlayabilsek, yasalara uygun kurulup seçime giren tüm siyasi partileri dinleyebilsek objektif olsak seçim bir şenlik içinde geçecektir.
Nasıl ki Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve seleme düşmanlık eden, O’nu öldürme planları yapan, Mekke müşrikleri, yine en güvenilir kişi olarak, Onu gördükleri ve değerli mallarını emanet ettiği gibi iktidara talip muhalefetin de, size oy vermeyen, karşı duran, hatta hakaret ve tehdit eden kişilere güven vermeniz gerekir.