SEÇMENİN TEK DERDİ GEÇİM…

Vatandaş "seçim" değil, "geçim" derdinde...

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere 2,5 ay gibi kısa bir süre kaldı.

Partiler, propagandalarını yapıyor.

Seçilme şansı olan adaylar, arzu ettiği sonucu elde etmek için çalışıp, çabalıyor.

Çalışmanın, oy toplamanın etik kuralları ise ikinci planda kalmışa benziyor.

Parti Genel Başkanlarının grup toplantılarında ve televizyonlarda söylediklerini dinledikçe siyasetin ne kadar çirkinleştiğini görüyoruz.

Suçlamalar, tehditler, argolu konuşmalar…

Bunlar siyasete yakışmayan hareketler.

Gördüğümüz manzara karşısında şaşırmamak elde değil.

Evet, liderlerin, adayların tavrı şaşırtıcı oluyor, seviye aşağı iniyor ancak asıl şaşırtıcı ve şok edici olan seçmenin tavrı. 

***

Seçmen, gelen her partiye mavi boncuk dağıtıyor.

Gelen misafirleri karşılıyor, ilgi alaka gösteriyor hatta ‘Yahu siz niye zahmet ettiniz! Zaten biz sizin partideniz. Sizi destekliyoruz. Keşke buraya gelmese idiniz, başka yerlere, partiden olmayanları ikna etmeye gitse idiniz’ diye sitem ediyor.

Haliyle tüm adaylar ve partiler, kendilerini güçlü görüyor.

Bu güne kadar kimsenin ‘yok kardeşim boşuna geldiniz, size oy vermeyeceğim’ dediğini görmedim, duymadım.

***

Madalyonun bir de öteki yüzü var;

Adaylar ve partiler bir vatandaşı ziyaret etmeyi atladılar mı, o vatandaş  ‘yahu benim kapıma gelmediler, benden oy istemediler, benim neyim eksik’ gibi sitemlerde de bulunuyor.

Sırf bu yüzden adaylar mümkün olduğu kadar seçmene ulaşmaya çalışıyor, kapı kapı dolaşıp, kendilerini ve partilerini tanıtmaya çalışıyorlar.

İlginç bir seçim süreci yaşanıyor anlayacağınız.

Peki, gerçek durum ne?

Seçmen, gerçekte kime oy verecek?

Adayların ziyaretlerinde kendi çapımızda nabız yokluyoruz.

Seçmene ‘off the record’ olmak kaydıyla hangi partiye oy vereceğini soruyoruz.

Vatandaş oldukça ketum davranıyor, parti adı telaffuz etmiyor.

Sadece ‘hizmetihuzuru ve geçimi kim sağlarsa ona oy vereceğiz’ diyor.

Peki, her partiye mavi boncuk vermenin sebebi?

Belki ‘seçmen nazik davranıyor, misafirperverlik gösteriyor’ diyebilirsiniz ama galiba durum hiç de nezaketle, siyasetle açıklanabilir türden değil.

Kim bilir belki korkudandır.

Belki de huzurunun bozulmasını istemiyordur.

Ama bence asıl önemlisi seçmen, ince ince siyasetle ve siyasetçilerle dalga da geçiyor.

Aslında siyaseti ve siyasetçileri önemsememelerinin nedeni de basit.

Geçim zorluğu ve huzur ve sükûnete bir türlü kavuşamamış olmak.

Galiba kimin ne kadar oy aldığı, kimin seçilip seçilmediği, seçmenin pek de umurunda değil.

Vatandaşın önceliği, iyi geçinme, daha huzurlu bir hayat yaşama.

Vatandaş, tarlada ürettiği ürününün daha fazla değer görmesini, maliyetlerin azalmasını, bol satış yapabilmeyi, dükkânını çevirip karnını doyurabilmeyi, çocuğunun iş güç sahibi olmasını, her şeyden daha fazla önemsiyor.

Çünkü vatandaşın bunlara ihtiyacı var.

Siyasetçilerin davranışları üzerine çok yorumlar yapılıyor ama seçmenin hatta özellikle en Güneydoğuda Seçmeni’nin davranışları da yorumlanmalı, araştırılmalı.

Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyup, tez konusu arayanlara önerim;

Güneydoğulu Seçmen konusu üzerinde araştırma yürütebilirsiniz…

Dostçakalınız...

 

HAFTANIN SÖZÜ

"Aklın başına gelince, pişman olacağın bir işi yapma."

Mevlana

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ