Türkiye'de halkın gündemi ekonomik kriz,
siyasetin gündemi yerel seçim.
Bu arada yine bütün dünyayı etkisine alan mevsimsel değişikliklere bakmak gerekiyor.
Bakar mısınız Eylül ayında sağanak yağmurlar sonucu dereler taştı ve seller oldu.
Dünyanın birçok yerinde inanılmaz doğa olayları yaşanıyor.
Kesinlikle dünya eski dünya değil.
Her şey değişti.
Düşünün Eylül'de kar beklediğimiz kentler var.
O ve orman yangınları ardından seller.
Mevsimler şaşırdı.
Aslında doğa insandan intikamını alıyor.
Sen tabiata yaşadığın mavi gezegene bu kadar zarar verirsen.
Olacağı bu...
Ülkemizde de seller canlar aldı ve onlarca yaralı.
Bu işin ekonomik boyutunu konuşmuyorum bile.
Depremler, seller, taşkınlar ve beraberinde ölümler.
Bir şeyler mesaj veriyor.
Geçen Adıyaman'da Gölbaşı'nda bir dostla konuşuyorum.
Laf lafı açıyor ve diyor ki, " eskiden de burada yediye yakın bir deprem olmuş. Bu yüzden Gölbaşında iki katına üstüne dahi çıkılmazdı. Sonra belediyeler, siyaset bu işe karıştı, altı yedi katlı binalar yapıldı.
Ve en çok binalar yıkıldı. Kardeşim burası iki katın üstünü kaldırmıyor."
Bakın.
Tespit ne kadar net.
Adıyaman Kahta'nın zemini sağlam bu yüzden deprem çok yıkıcı olmadı.
Tabi doğru işler yapılarak.
Sağlam binalar yapılarak.
Zemin etütleri yapılarak...
Dere yataklarına ev yapıyorsun sonra sel oluyor insanlar ölüyor.
Bunun sorumlusu kim?
Tabi ki buna müsaade edenler.
Her zamanki gibi, başımız sağolsun, milletimizin yanındayız mesajları ve ölen öldü, kalan sağlar bizimdir.
Bir kere anlayışımızı değiştirmeliyiz.
Şimdi önümüzde bir yerel seçim var.
Önümüzde bir fırsat var.
Hesap sormalı ve doğru kentleşme için mücadele etmeliyiz.
Yoksa daha çok sel olur, dere taşır ve can veririz.