- 23-11-2016 22:50
- 112
TV’deki muhabir gözleri kısarak “…Sadece sevmişti ve sevdiği içinde 15 yaşında ailelerin rızası olmadığı için kaçmıştı.” Ve ondan sonra başına gelenleri de bize anlatacak deyip, mikrofonu 3 çocuklu kadına uzatıyor. Kadın şimdi 23 yaşında. Eşinin ailesi şikâyetini geri çekmiş ama 2014 yılında kadının eşine 12 yıl ceza verilmiş adam 2 senedir içeride.
Kadın ağlayarak çocuklarını gösteriyor ben bakamıyorum, ben kendime mi bakayım, çocuklarıma mı bakayım eşime mi para yatırayım diyor. Ve ekliyor ben hiçbir şey istemiyorum, hiçbir şey.
Sözlerinin sonuna ekliyor kadın “kesinlikle küçük yaşta evlenmesinler” diyor..
Hükümetin cinsel istismar tasarısını eleştirenlere izleyin diye gönderilen ve sosyal ağlarda bu tasarıyı savunanların sıkça paylaştıkları bir video.
Video bir kanalın ki o kanal malum duruşuyla ne olursa olsun ne yaparsa yapsın hükümetine toz kondurmayan bir haber kanalı. Neyse bu kısmı çok da önemli değil önemli olan şu ki kadının kendi “kesinlikle küçük yaşta evlenmeyin” derken kanalın muhabiri dramatik bir şekilde “sadece sevmişti ve sevdiği içinde 15 yaşında ailelerin rızası olmadığı için kaçmıştı.” Yapılanı meşru ve sevgiyle kutsayan bir tavır sergiliyor.
Bu önergeyi sunanlar, savunanlar ya da yukarıdaki video üzerinden 3 bin 800 kişiyi aklamaya çalışıp bunları aileleri ve çocukları üzerinden aklamaya çalışanlar hiç mi empati kurmuyor.
Belli ki destekledikleri siyasi parti ya da hükümete duydukları sempatiyi empati sanıyorlar.
Yoksa bir gün kendi çocuklarının da karşılarına çıkıp baba ben sınıf arkadaşımla evlenmek istiyorum dediğinde o çocuklarına ne diyeceklerini de düşünür ve çocuklarının elindeki bez bebeğiyle sevdiğini sandığı kişiye kaçıp gittiğinde ne yapabileceklerini de hesap ederler.
Mağduriyet evet ama kimin mağduriyeti geçmişte pişman ya da değil suçu işleyeni ve suçun mağdurunu daha da mağdur etmeyeyim derken gelecek nesilleri yeni mağduriyetlere gömdükleri hiç mi akıllarına gelmiyor. Bu tasarı 3 bin 800 vakayı kurtaralım derken 38 bin vakaya yol açmaktır.
Muhakkak mağduriyet vardır. Muhakkak pişman olanları çoktur. En masum en adil yasanın dahi ortaya çıkaracağı mağduriyetler vardır. Mağduriyeti, suça ilişkin çıkarılan bir yasanın ve cezanın yaptırım gücünü yok edecek bir uygulama ile değil, suçun kurbanlarına yardımcı olarak ortadan kaldırmak gerekir.
Söz konusu olaydaki gibi mağdur olan çocuk gelinlerin ve çocuklarının korunup kollanması, ihtiyaçlarının karşılanması, ekonomik olarak yaşam koşullarının iyileştirilmesi kısmen de olsa mağduriyetin geçimlik kısmına cevap olacaktır.
Ama devlet bunu yapmıyor da suçluyu affetme yoluna gidiyorsa, ne cezanın yaptırım gücü kalır ne de benzer vakaların sonu gelir. Sağ olsun dostların ben kardeşlerine teveccühü, pek çok değerli konuya değindiğimi söylemiş ve eklemişler “kanunun getirdiği şartları görmeden yapmış bu değerlendirmeleri”. Sağ olsunlar tavsiye ettikleri haberi izledim ki yazının girişinde özetledim. Kanunun getirdiği şartları görüp görmediğime gelince, gerek o kanunun getirdikleri gerekse de getireceği hastalıkları da görmek ve göstermek derdindeyim. Bu anlamda ufkumu açacak dostlara da selam ederim.
Bu ve bununla beraber hükümetin farklı icraatlerine karşı yapılan en küçük eleştiriye tahammülsüzlük ve o eleştiriyi sindirmeye dönük tavra gelince.
Bir ideoloji, siyasi parti ya da iktidara sempati duyabilir ve destekleyebilirsiniz ama bu sempati sizin empati kanallarınızı tıkadığında, vicdan yetmezliğinden soluk alamaz olduğunuzda, sizi kurtaracak olanlar bugün sizi uyarmaya ve Allahın kelamı ile “hakkı ve sabrı tavsiye edenler” dir.
Ama yok taşıdığınız sempati sarhoşluğuyla en küçük eleştiriye tahammül edemez de bütün eleştirenleri yok etmeye kalkarsanız geriye Okan Bayülgen gibileri kalır ki onlar da tüm kabalıklarıyla empatiden yoksun başka telin sempatizanı, soluksuz kaldığınızda sizi kurtarmasını beklemeyin.