Sen o kişi misin?

Sen o kişi misin?

Şşşşşşşş!

Herkes sessiz…

Olacakları pür dikkat izliyor.

Merak ve heyecan içinde birbiriyle bakışıyorlar.

Acaba Rab, bunu yaratmak için neyi murat etmişti?

Bilinmezdi ama vardır bir hikmeti diyerek bekleyiş sürüyordu.

Az önce baş meleklerden olan ve Ruh ül Kudüs diye anılan Cebrail yeryüzünden aldığı çeşitli toprak türleri ile çıkageldi.

Biraz suyla balçık kıvamına gelen toprağa en güzel suret verildi. Ve şimdi görücüye çıkma vakti gelmişti.

Her gören önce pek anlam veremedi.

Bir kütük misali yerde yatılı bir şekil.

Bir şeyler eksik olmalıydı ama ne? 

Evet! Bu: En değerli ve özel olan Yüce yaratıcının nefesi, ruhundan bir nükte ile can buldu ve O yüce yaratıcının hayat veren “hayy” ismi ile tamamlandı.

Türü insan, adı Âdem her şeyin ismi kendisine öğretilen mükemmel varlık. 

Ve yaratıcı şöyle anlattı kitabında: “Rabbin meleklere:”

Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım dediğinde onlar: “Orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek birini mi yaratacaksın, demişlerdi.

Allah da onlara “ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim …” (Bakara süresi 30. Ayet) diye cevap verdi.

Olayların sonrasını hepiniz iyi biliyorsunuz. Şeytanın itaatsizliği, olanlara başkaldırması, Allah tan haklılığına dair mühlet istemesi ve imtihan vesilesi olması…

Gelelim ilk insan olarak yaratılan Âdem’e;

 Âdem; anlamı: iyi, temiz insan, diğer bir anlamı da varlık kavramının karşıtı olan yokluk, hiçlik (ilkyazımızda insanın aslında zıtlıklar içinde bir bütün olduğunu belirmiştik.

Âdem de aynı şekilde kelime kökü yokluk olsa da aslında içinde çokluğu bulunduran bütünü, yani tamamlanmış olanı ifade eder).

Hz Âdem in cennet vatan olan o yerde (Bizim Dünya yüzeyinde göremediğimiz ve hayalini bile kuramadığımız muhteşem doğası, yine tanımadığımız renkleri ve nice nimetler ile donatılmış olan o yer) o güzellikler içerisinde sıkılması ve yalnız hissetmesi şaşırtsa da…

Hikmetini bilemiyoruz cenab-ı hakkın hikmetinden de sual olmaz.

Allah Âdemin fıtratına yerleştirmiş olduğu bu duyguyu yaşadığını görür.

Ve Hz Âdem’in bu hali sonucunda, onun eğe kemiğinden Hz. Havva’yı yaratır.

Böylelikle cennette ilk kadın ve erkeğin yaşam sürmesi sonrasında yasaklı meyvenin yenilmesi ve dünya imtihanı diye insanlığın serüveni başlar.

Herkesin bu konuyu az çok bildiğinden şüphem yok.

Yaradılış hikmetleri, fıtrat ve bu fıtrat üzere karşıt cinslerin uyumu konusu çok geniş ve uzun bir konu. Bu konulara sırası geldikçe değineceğiz.

Hedefimiz Toplumsal açıdan ve de kadın/erkek birlikteliğin de önceliklerinin ne olması gerektiği?

Bu birliktelikte oluşan iletişim kopukluğunun nedenleri ve çözüm odakları olacak.

Bir birlikteliğin öncelikli amacı ne olmalı, diye sorulunca hemen akla şu ayet geliyor:

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir.

“(Rum süresi 21.ayet.) 

İşte bu ayet tamda kadın ve erkek arasında olması gereken öncelikleri sıralar.

Demek oluyor ki bir birlikteliğe başlamadan önce aramamız gereken ilk tercih huzur sonra sevgi ve en son da merhamet olmalı.

Peki, ne oluyor da mutlu başlayan evlilikler sonu hüsran olan bir hale geliyor huzur bulmamız gereken yerde huzursuzluğun en dibini yaşıyoruz? 

Kim nerede nasıl bir hata yaptı da problemler bir türlü çözülemiyor?

Sahi siz evlenmeye karar verince önceliğiniz neydi?

Mesela şu soruları sordunuz mu?

Ben bu kişide huzuru bulabilecek miyim?

Yanında olduğum gibi davranacak kadar rahat mıyım?

Onunlayken nasıl hissediyorum?

Onu görünce yüzümde gülücükler açılıyor mu?

Yani onu görür görmez mutlu oluyor muyum?

Onunlayken kendimi özel ve değerli hissediyor muyum?

Ondan emin miyim?

Bana güven ve konfor alanı sağlıyor mu?

Hayatta sorunlar kaçınılmazdır. Bir sorunla karşılaştığım zaman yanına gidip konuşacağım ilk tercihim O mu? Yoksa aman bilmesin olayları daha çok büyütür dediğim kişi mi?

Ve son olarak bana verilen bu sınırlı ömrü geçireceğim kişi o mu?

Şimdi sor kendine bu sorulara evet cevabını veren o kişiyle misin? Veya sen o kişi misin?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ