- 08-01-2019 17:50
- 13292
Buna da şükür.Seçim dönemi de olsa vekili olduğu milleti hatırlayıp, sonu yaptık ya da yapıyoruz fiiliyle bitecek cümleler yerine yapacağız ile biten cümleler kurmalarını görmek güzel.
Son bir hafta on gündür şehirde dolaşan iktidar partisi mensubu bir milletvekilimiz yerel seçimlere hazırlık için de olsa kime vekillik ettiğini hatırladı.
Bugüne değin ne bir açıklama ne bir demeç ne de bir görüntü veren bu milletvekilimizin, seçim döneminde ortaya çıkması, kendisi ve partisini hatırlatması ve devamında oy istemesini garipsemiyorum garipsediğim söyledikleri:
“Yerel seçim, evimizden, şehrin altyapısına kadar uzayan bir yönetim. Yerel yönetimler, evinizin kaldırımını, mahalle parklarınızı, sıkıntılarınızı ve bütün yaşamınızı etkiler. Bizi yönetenleri biz seçeceğiz. Bu kararı verirken ideolojik düşünürsek doğru karar veremeyebiliriz. Çünkü sadece ideoloji, görmemiz gereken çoğu şeyi görmemizi engelleyebilir.
Yani bir takım tutar gibi yerel seçimlerde bir tarafı tutarsak yanlış bir sonuca varabiliriz. Mantıklı, siyasi partilerin projelerine bakarak kıyas yapın. Burada benim sorunuma, yaşamıma dokunacak bir şey var mı diye sorgulayın”
Kesinlikle katılıyorum. Çok yerinde ve haklı bir söylemde bulunmuş.
Ama gel gör ki bunu bütün sebeplerden arı dillendirmek olmaz.
Evet söz konusu olan belediyecilik ise elbette ideolojik yaklaşmamak ve hizmet odaklı düşünmek gerekir.
Ama bölgedeki en güçlü muhalif partinin ideolojik mücadele alanlarını kapattığınızda, seçmenin yerel seçim tercihleriniideolojik olarak yapmasına şaşırmamanız lazım.
Bir de olaya şu yönden bakmak gerekmiyor mu? İktidar partisi Belediye Başkan Adaylarını belirlerken hizmet odaklı mı düşünüp karar verdi yoksa ideolojik saiklerle mi karar verdi.
Mesela iktidar partisi ne zaman ya da nerede kendisinden olmasa da bir adayı yerel yönetim ve hizmet tecrübesini esas alarak ideolojik tabiiyetine bakmadan seçebildi?
İktidar partisi ne zaman bunu yapmaya başlarsa, işte o zaman milletvekilimizin dediğinin samimiyetine inanırım.
Aksi halde, yani kendisinin yapmadığını muhalif seçmeninden beklemek, sığ ve samimiyetsiz bir siyaset olur. Doğru, siyasette samimiyet aranmaz ama biraz daha mantıklı bir söylem aranır.
İktidar partisi ne zaman ki muhalif düşüncenin ideolojik mücadele alanlarını açar ve yıldırma ve baskıdan vazgeçerse işte o zaman belki belediyeler hizmet mücadelesi alanına dönüşür.
Oraya varmak içinse hala yeterince olgunlaşmış bir demokrasimizin olmadığını söylemek malumun ilamı olur ki dillendirmeye gerek yok.
Hadisenin diğer boyutuna gelirsek iktidara ve yaptıklarına dönük tüm eleştirilerle beraber, bölgemizde belediyeleri cebinde keklik bilen muhalif partinin, adaylarını belirlerken biraz olsun liyakatı, biraz olsun hizmet ve yerel yönetim becerisini esas almasını beklerdim.
Neden mi çünkü kayyum atanan bu belediyelerde en ufak hizmetin seçmeni az da olsa tercihini sorgulamaya götürdüğünü artık fark ederler diyordum, ama maalesef.
En azından şu anki iktidarın başlangıcının İstanbul Belediyesindeki yerel hizmet başarısı olduğunu hesaba katabilir ve bu alanda halka hak ettiği hizmeti götürebilme derdine düşmeliydiler.
Peki bu derde düştüler mi? Ya da böyle düşünmeye başladılar mı?
Açıklanması beklenen ve parti delegelerinin temayül yoklamasında en çok oyu aldığı söylenen olası adaya bakıp ona siz karar verin.