- 08-01-2020 19:25
- 104
“Alışverişinizi marketten yaparsınız ama cenazenize mahallenin bakkalı gelir”
Bunu nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama 80-90’larda mahalle kültürünün, komşuluk ahlakının hayatlarımıza nüfuz edecek denli güçlü yaşandığı zamanlarımızı hatırlattı.
Aydınlıkevler Mahallesinde, doğmuş büyümüş biri olarak mahallenin olmasa da sokağımızın her bir kapısını kendi evimin kapısı gibi aralayıp içeri girebildiğimi bilirim.
Ve mahallenin bakkalının; anahtarımızı teslim edebildiğimiz, ihtiyaç olduğunda borçlanabildiğimiz, veresiye alışveriş yapabileceğimiz, olan bitenden haberdar olabildiğimiz bir merkez bir emanetçi, bir ilk yardım masası evden biri olduğu zamanlar.
O mahallelerin bir kısmı yerinde duruyor, bir kısmı da kentsel dönüşüm dediğimiz ve biraz da kültürel değişimi yaşadığımız bir hale kurban olup kayboldu.
Bakkalların her biri tek tek ya yok oldu ya da biraz daha büyüyüp marketlere dönüştü.
Artık cenazemize gelecek bir mahalle bakkalımız yok, sizin varsa dört elle sarılıp sahip çıkın.
Sahip çıkın ki sizden olmayanların sizi, reklam sektörünün hile hurdalarıyla aldatmasın. Sermayelerinizi alıp uzağınızda çok uzağınızda sizi tüketmesin mahalleyi, kenti, bölgeyi sömürüp iliğinize kadar sömürmesin.
Yerel esnaf can çekişiyor.
***
Acil müdahale için henüz geç değil.
Halen kurtarılabilecek alanda bunun için Batman’da Yerel Esnaflar Kooperatifi (YEK) kuruldu.
Her gün 1 milyon lira il dışına kaçırılmasın diye.
O para içeride kalsın da farklı yatırımlara dönebilsin diye hepimize sesleniyorlar: Yerel esnafa sahip çıkın diyorlar.
Zaten ticaret hacmi sınırlı olan bu kentte mevcut hacmi daha da daraltmamak ve aksine genişletip büyütebilmek için sahip çıkın diyorlar.
Belki bakkal, belki de bakkalken markete dönüşmüş içimizden olana destek olmak için bizden olana bize olana katkı için yerel esnafa sahip çıkmalı.
Yoksa İstanbul, Ankara merkezli yurdun her bir yerine bilmem kaç market açtığıyla övünenlerin şehre sermaye girdisinden ziyade sermaye çıktısı bu şehri tüketir bu şehri kurutur.
Çıkmalı ki artık her köşe başında gerek ihtiyacımız gerekse de ihtiyaca ikna edildiklerimize harcadığımız sermaye hareketi iç döngüde canlansın.
Tüm bunlarla birlikte YEK’in de kendine dönüp neden müşterisini kaptırdığını düşünmesi gerekiyor ulusal ölçekte markalarla rekabet edebilecek donanıma sahip olmak için adımlar atmalı.
Çalışanının hakkını müşterisinin menfaatlerini göstererek makul bir kar marjı ve birlikte oluşturulacak bir komisyonla rekabet gücünü arttırmalı.
Amatör bir ruha giydirilmiş profesyonel bir akılla iş üretmeli.
Yoksa sabah ekmeğinizi almaya gidip de hala açılmamış bir bakkalın ya da marketin kapısından bir defa bilemedin iki defa dönülür.
En az ulusal markalar kalitesinde müşteri memnuniyetini gözetmeli.
O zaman dileyen dilediği yerde şube açsın kimse sermayenizi toplayıp kaçırmaya imkan bulamaz.
YEK’in çalışması yerinde ve gerekli bir çalışmadır.
Ama bununla birlikte sadece halktan destek istemek değil halka destek olup müşteri memnuniyetini ulusal ölçekteki marketlerin üstüne çıkarmaları da gerekiyor.