- 11-06-2020 20:44
- 15516
Oy veren seçmenler olarak; demokrasinin iyi yönlerinden yararlanmayı bilmediğimizden, “kör ve topal” yürüyen sistemimizi “başkanlık” sistemiyle değiştirdik.
Anayasa değişikliği ile getirilen başkanlık sistemi, bölgemizin, ilimizin, ilçemizin ve hatta mahallemizin tüm yetki ve sorumluğunu filli olarak Seçilen başkanın yani bir kişinin inisiyatifine bırakıverdik.
İcra makamı olan bakanları, seçilenlerden değil atananlardan oluşmasına onay verdik.
Doğrumu mu yaptık, yanlış mı yaptık? Zaman bunun en iyi cevabını verecektir. Bana göre yanlış olduğudur.
Doğrularımızı araştırma ve o doğrultuda oy kullanma yerine, doğru gösterilenleri bize göre yanlışta olsa tercih ettiğimizdir.
Sağ seçmene önceliğiniz ne diye sorulsa “Dini değerlerin” önde olduğunu görürüz. Yıllardır oy verdikleri sağ iktidarlar onların hangi talebini yasal olarak yerine getirmiş? Cuma namazı için yasal düzenleme, Dine uygun nikah, Tesettür, Zinanın suç olması, Kumarın yasaklanması, adalet, domuz etinin kasaplık et olma statüsünde çıkarılması… kocaman bir hiç.
Oysa kendi hür irademizi kullanma, taleplerimizin önemine inanma ve tercihlerimize önem vermeyenleri bizde oy tercihinde onları bıraksak siyasiler üzerinde söz sahibi oluruz. “Çantada keklik” olarak bizi görmeyen siyasiler bize ve düşüncemize değer verir.
Siyaset “Peygamber” mesleği olmasına rağmen öyle bir hal almış ki dürüst insanların kaçtığı veya “onun siyasette ne işi var” diye utanılacak bir meslek olmuştur.
Oy veren seçmenler olarak gerçekten “Sözümüzle özümüz” bir olmuyor. “Lider sultası” diye eleştirir yine de o liderin partisine oy veririz. “Tüm partiler aynı” der ancak farklı partileri asla denemeyiz.
Zengin bir adamın iş yerine giden hoca efendiye iş yeri sahibi “Hocam hep gelir istersiniz oluyor mu?” Hoca “Niye olmasın. Allah sana servet vermiş ben de Allah’ın rızası için senden isterim. Eğer senin de dini ilme ihtiyacın varsa buyur ben de onu karşılayayım”
Siyasiler seçim döneminde kapımıza gelerek veya değişik iletişim araç ve gereçleri kullanarak oy talep ederler.
Maalesef bizler vatandaş olarak oy vermeye karşılık hizmet istemeyi pek beceremiyoruz.
Tutuğumuz partiye fanatik bir bağla bağlanıyoruz.
Seçim döneminde, dost ve akrabalarımızın da bazen kalbini kırarak seçim çalışmalarında bulunur ve partimiz için oy isteriz.
Seçim biter, seçimi kazanan Ankara’ya gider ve bizde kaldığımız yerden devam ederiz.
Geçen seçimlerde bir partide Milletvekili adayı idim. Bir ilçemize seçim çalışması için gitmiştik. Kahvenin birinde vatandaşın biri “Seçimden seçime gelirsiniz, bir daha da gelmez siniz” dediğinde ben “Doğru söylersiniz, bize oy vermediğinizden hizmet edecek olanağımız olamadığından gelemiyoruz. Seçim olunca “bir ümit” deyip yine geliyoruz.”
O adam “Şimdi de gelmeyin” dediğinde ben “oy verdiğiniz ve kazanan Vekiliniz hiç geliyor mu?” o “Hayır. Seçim zamanı bile görmüyoruz” Ben “ona karşı tavrınız?” o “Görmüyoruz ki?” ben “Siyasi tercihinizi değiştirmeyi düşünüyor musunuz?” o “Hayır” ben “Siyasi tercihini değiştirseniz o da benim gibi kapınıza gelecektir”
Seçmen olarak elimizdeki oy gibi bir nimetin kıymetini ve iyi kullanmasını bilsek, siyasilerin arka bahçesi olmasak, siyasi partiler bizi “Çantada keklik” görmeseler kazanan biz yani halklar olur.
Artık partilerin “Kazanabilir” ümidi veya “Benim partim” diyerek oy kullanma yerine “Doğrularım” ve “Bana hizmet edene” veya “o” olmadı sıra “bunda” der ona göre oyumuzu belirlersek her şey daha güzel olacak.
Selam ve dua ile