- 22-06-2015 20:14
- 150
7 Haziran seçimleri sonunda hiçbir parti iktidar olacak çoğunluğu elde edemedi.
İlk günlerde belirsizlik hakim oldu. Ancak kısa süre sonra koalisyon formülleri ile hükümet nasıl kurulur düşünceleri geliştirildi.
Özellikle CHP tarafında, MHP ve HDP birlikteliği ile koalisyon kurma hevesleri görüldü. CHP’nin AK Partisiz Koalisyon kurma merakı ve hevesi nereden gelmektedir?
Sanırım seçim öncesinden yapılan planların bir gereği buydu zaten. AK Parti’siz hükümet kurulacak ve AK Parti’nin 13 yıllık iktidarında yapılanlar tek tek yok edilecekti.
Bu iktidar döneminde devre dışı kalan patronlar, yine sahneye geçecekti. 7 Haziran öncesi yapılan plan ve programlar gereği AK Parti devre dışı bırakılmalı idi.
7 Haziran öncesinde zaten koalisyon kurulmuş idi. Bu koalisyonda elit kesim dediğimiz “Beyaz Türkler” ve yurtdışı muhalif kesim vardı.
AK Parti’yi devre dışı etmenin yolları aranıyordu. Daha önceki seçimlerde CHP ile başarı kazanmanın imkânı olmadığı görüldü.
Cumhurbaşkanı seçimlerinde “Çatı Aday” da işe yaramayınca, başka bir plana geçildi.
Bu plandaki aktör HDP oldu. Tüm kozlar HDP üzerinden oynandı. Barajın geçilmesi ile AK Parti’nin önü alınacaktı.
Bu defa tüm sol kesim, ulusalcılar, Kemalistler, bir kısım cemaatler, seküler Kürtler, seküler Türkler v.s. işbirliği yaparak AK Parti’nin hızını kestiler.
Aslında AK Parti son yıllarda yaptıkları ile muhalif kesime yardım etti. Güneydoğu’da bir başıboşluk vardı. Muhafazakârlar, dindarlar göz önüne alınmadan “Çözüm Süreci” yürütülüyordu.
AK Parti teşkilatında bulunanlar ya da Milletvekili adayları, ya da Belediye Başkan Adayları titizlikle seçilmiyordu.
Samimi olmayanlar, çıkarcılar o kadar çoğalmaya başladı ki artık seçmen isyan eder hale geldi. Liyakatli olanlar, ilkeli olanlar, fedakârlık yapabilecekler AK Parti’de yok denecek kadar azalmıştı.
AK Parti’nin arka bahçesi olarak tanımlanan sendikalar, cemaatlerin atamalarda liyakati dikkate almadan atama yapması insanların tepkisine yol açtı.
Bu arada Memur-Sen gibi sendikalar kendi yöneticilerini liyakat gözetmeden üst yönetimlere atamasını insanlar nefretle karşıladı.
Demirtaş’ın teşekkür ettiği cemaatlerin kadroları liyakate bakılmadan sağlık sektöründe üst yönetimlere getirilmesi aynı şekilde dikkatlerden kaçmadı.
Şimdi siyasi hamleler üst üste gelecekti. Bunlardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim ertesi Deniz Baykal ile görüşmesi oldu.
Baykal TBMM Başkanlığına seçilecek, bunun ertesinde Baykal’a yakın isimler (takribi 20 kişi) AK Parti’ye geçecek veya dışarıdan AK Parti’ye destek verecek, böylelikle AK Parti 278 milletvekili ile tek başına hükümet kurabilecek.
İkinci hamle ise Abdullah Gül’ün 3 dönem kuralına takılıp aday olamayan AK Parti eski milletvekilleri ile görüşmesi oldu.
Abdullah Gül, AK Parti’nin ağır topları olan bu eski milletvekilleri ile olası erken/tekrar seçime hazırlık çalışmaları yaptığı görülmektedir.
Böylelikle yapılacak bir seçimde bu kişilerin tekrar aday olmaları sağlanacak.
Seçmen tarafından tanınan ve güven verilmiş olan bu kişiler ile yapılan görüşmeler başka bir siyasi hamle olarak tanımlanabilir.