- 07-01-2019 21:39
- 16072
Bugünkü yazıma bir soru ile başlayalım;
Dinin, siyasete alet edilmesi veya siyaset yoluyla dine hizmet edilmesi sizce doğru mu?
İki farklı soru olsa da bana göre din ve siyaset ilişkisi yanlıştır.
Şunu peşinen söyleyeyim ki, dindar, dini hassasiyetleri fazla olanlar, dürüst ve iyi insanların siyasetle uğraşmaları ise bana göre doğrudur.
Dinin, siyasete alet edilmesi iki yolla olur.
Birincisi; oy alabilmek için dini değerleri kullanmak, yapıklarına veya yapacaklarına alet etmektir.
Bu yanlıştır.
İkincisi ve bundan daha büyük bir yanlış ise dine karşı siyaset yapmaktır.
Yani siyasi partileri hedef gösterip yanlışlarını dine mal edip dini değerlere saldırmaktır.
Bu iki kesim de dini siyasetlerine alet etmektedirler.
Biri; "kâfir", "zındık", "münafık", "fasık" gibi ifadelerle diğerine saldırırken;
Diğeri de "gerici", "yobaz", "çağ dışı" ve (yazmak istemedim) daha büyük hakaret edici ifadelerle öbürünü karşılık vermesi veya tersi bir durum ile siyaset yaptıklarıdır.
Bu iki kesim farklı ve zıt görünse de bir birlerini beslemektedirler.
Biri "dininize engel olacak..." Derken diğeri de "yaşam tarzına karışacak..." Diyerek toplumu germekte, iki guruba ayırmakta ve istedikleri oyu almaktadır.
Dinin bu yönüyle siyasete alet edilmesi iki kesim dışında, zarardan başka hiç kimseye faydası yoktur.
Ülkemiz; jeopolitik konumu, üç tarafı denizlerle çevrili olması, yeraltı ve yerüstü imkanları, genç nüfusu, dört iklimi, tarıma ve hayvancılığa elverişli arazisi...
Kısaca Allah'ın bahşettiği bunca nimetlere rağmen hak ettiği imkânlara sahip olmaması bu kısır düğünün sonucu olsa gerek.
Şunun itiraf edelim ki ülkemiz siyasetine bu iki kesim gayet başarılı olduklarıdır.
Özellikle seçimlere yakın dönemde klasikleşen ve gayet başarılı olan bir taktikleri vardır.
Ya türbanlı birisinin taciz ve hakaret haberleri veya başı açık birisinin benzer bir olayla karşı kaldığı olayı sahneye sunarlar.
Artık televizyon haberleri, panel, taraf ve karşı taraf, uzman, prof...
Gündemi işgal eder.
Seçim bitene kadar ülkenin beka sorunu; laik anti laik, dindar ve dinsiz olur.
Yoğun propaganda etkisinde kalan biz seçmenler de aklıselimle değil, duygu ve hislerimizle oyu kullanırız.
Seçim biter, bu dava gelecek seçimde kullanılmak üzere buzdolabına konulur.
Bediüzzaman:
"Fakat o zamandan yirmi sene sonra gördü ki: O gizli münafık zındıkların garplılaşmak bahanesiyle, siyaseti dinsizliğe âlet yapmalarına mukabil bir kısım dindar ehl-i siyaset dini siyaset-i İslâmiyeye âlet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tabi olamaz. Ve âlet yapmak İslâmiyetin kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir.
Hatta eski Said o çeşit siyaset tarafgirliğinden gördü ki:
Bir sâlih âlim kendi fikr-i siyasîsine muvafık bir münâfıkı hararetle senâ etti ve siyasetine muhalif bir salih hocayı tenkit ve tefsik etti.
Eski Said ona dedi: "Bir şeytan senin fikrine yardım etse rahmet okutacaksın. Senin fikr-i siyasiyene muhalif bir melek olsa lânet edeceksin"
Bunun için Eski Said, "Şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırım" dedi. Ve otuz beş seneden beri siyaseti terk etti." Haşiye 1