SİZİN AĞAÇLAR, HANGİ PARTİDEN?

Bizdeki insanlık da, particilik de sakat işliyor!

İnsanlığımızı olayların partilere yansımasına göre işletiyoruz!

Particiliğimizi ise gökten gelen ilahi emirlerin tereddütsüz uygulandığı mekanizmalar olarak görüyoruz!

Bunun için de bizim partinin her dediği, her yaptığı, her savunduğu doğrudur. Bu tartışılamaz! Bunu tartışanlar, ya insan değildir, ya Müslüman, Ya Kürt, ya da Türk…

Bizimkilerin yaptığı her şey doğru, diğerlerinin ki ise yanlıştır!

Böyle bir zihniyet olabilir mi?

Kusursuz, parti, örgüt, cemaat veya zanaat olur mu?

Doğanın kanunu gereği, “her beşer, şaşar”! 

Bizim bütün şaşkınlıklara eyvallah çekip, yanlışlara doğru, doğrularaysa yanlış dememiz doğanın dengesine bozar!

Tıpkı ağaç meselesinde olduğu gibi!

Gezi olaylarının başlangıcında, bir parkta sökülüp başka yere dikilecek birkaç ağaç için halk tepki koymuş, bütün sol partiler ve marjinal gruplar burada toplanıp buna karşı durmuşlardı!

Buna eyvallah, bir yere kadar direnişe biz de destek vermiş, ne olursa olsun doğanın korunması gerektiği ve bitki örtüsünün, beton örtülere değiştirilemeyeceğini savunmuştuk. Sonuç olarak, insanlar o ağaçlar için gerekirse ülkeyi bile yakabileceklerini ifade etmiş, bunun için de ciddi adımlar atmışlardı!

İşin içindeki darbe sevicileri, yabancı ülke ajanları ve vatan hainlerini bir tarafa bırakıyorum, bu ülkenin milletvekili, sanatçısı, emekçisi diye geçinip, panzerlerin üstüne çıkan, cam çerçeve indirip, taş atan, molotof atanları arıyorum!

Bunlar niye Yalova’da ki ağaç katliamında yoklar?

Yalova’daki ağaçlar daha mı az oksijen veriyor?

Yoksa orada ki ağaçların canı mı yok?

Yoksa bu ağaçların katili sizin tarafta diye mi ses çıkarmıyorsunuz?

Eğer öyle ise, siz insan değilsiniz?

Çevrecilik, insanlığın hassasiyetlerinin, insanüstü gelişmesi sonucu, insanla birlikte insanlığı var eden bütün varlıklara, değer verilmesidir. Partisine göre tepki vermekse, ne çevrecilik de ne de insanlıkta yer alan davranış biçimidir.

Yanlış yapan her kimse tepki koymalı, doğruyu savunmalıyız. Ağaçları kesen AK Partili ise katliam, CHP’li ise zaruriyet (veya tersi)!

Yok böyle bir çevrecilik, particilik, yandaşlık...

Bizim tuttuklarımız yanlış yapmaz” anlayışını bir tarafa bırakalım!

Dünyanın en büyük çevrecisi olan yüce Peygamberimiz (s.a.v.), gökten vahiy almasına ve günahsızlık zırhına rağmen, her konuyu istişare eder, danışır öyle karar verirmiş. Buna rağmen sahabeler bazen kararlarını sorgular, “bu söylediğin, Allahın emri mi yoksa senin görüşün mü?” diye sorarlardı!

Yüce Peygamberimizin yanlış yapma gibi bir durumu söz konusu olmamasına rağmen, sahabelerini yetiştirme tarzını görüyor musunuz? Şüpheci değil, sorgulayıcı!

Maalesef günümüzde ise insanlar inandıkları kişiler ve organizasyonları haşa Peygamber’den üstün görüp, hatasızlıkla taçlandırıyorlar. Onlardan çıkan ifrazatlara bile büyük mana yüklüyorlar!

Onların yaptığı katliamları alkışlıyor, karşı çıktıkları doğruları taşlıyorlar!

Bu da insanlık için çok kritik bir noktadır!  

Sadece partiler değil, tüm cemaat, örgüt ve cemiyetlerin kendini sorgulaması, bakış açısını değiştirmesi gerekir.

Biz de yanlış yapabiliriz, bizimkiler de yanlış yapabilir!

Başkaları da doğru yapabilirler!

Biz Bismil üzeri Diyarbakır’a gidiyoruz, Bismil’den geçmeyenler Diyarbakır’a gitmiyor demek, doğrulukla çelişmektir. Batman’dan Diyarbakır’a gitmek için Bismil’den geçmek lazım. Geçmiyorsan yalan söylüyorsun demek en büyük yalandır.

Çünkü Silvan üzeri de gidebilirsiniz, Mardin üzeri de. Belki yol uzar ama orada da birçok tarihi ve turistik yer görür gezer eğlenirsiniz. Ekstradan yolcu alır, benzin paranızı çıkarırsınız…

Ama bizim odunlar, “yok, Bismil yoksa Diyarbakır da yok” diyorlar. Başka bir yolun, o yolun başka avantajlarının olma ihtimalinin olabilirliği hiç gelmiyor akıllarına. En iyisini kendi kaptanları bilir ve bu tartışılmaz.

Adam takla atsa, “oooo ne güzel takla attı” diye tempo tutacaklar var günümüzde!

Sonuç olarak birinin ağaç kesmesine susup diğerininkine bağırıp çağıran herkes odundur!

Bu odunlara en güzel cevabı yüce dinimiz vermiştir. Her bitkinin canlı olduğunu ve Allah’ı zikrettiğini, ona haksız yere zarar vermenin katil olduğunu, zaruret durumlarında ise bunun mutlaka telafi edilmesi gerektiğini emreder. 

Elektrik direkleri yerine ağaçları söküp, başka yere ekmek yerine, parçalayıp yakmak ise hiçbir inanç ve ideolojiye sığmaz!

Odunların, ağaçlardan çok olduğu zaman, insanların kıyametinin koptuğu zamandır!!!

İnsanların yaşadıkları doğaya saygı gösterdikleri, ondan aldıklarını geri verdiği, zarar verdiklerini tamir ettiği bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ