SODA İYİ GELİR

 

 

Uyanır uyanmaz telefonuna bakanlar derneğinin en sadık üyesiyimdir. 
Twit ana sayfamda dolanırken metroda üç çarşaflı bayanın dip boyası gelmiş çakma sarışın bir teyzenin sözlü saldırısına uğradığı videoya denk geldim. 
Bu vesileyle sizlere bir canlı türünden bahsetmenin vakti geldiğini anlamış oldum. Oldukça tezat kendince tutarlı olan bu canlı türü; her fırsatta çağdaşlığı savunmasına rağmen bir heykel parçasını kutsalı haline getirebilir. Üstelik bunu ezeli düşman ırk olarak gördüğü ‘Arap’tan devşirdiğini dahi kabullenmez. Buda yetmez. Elinde pembe bandajlı süs köpeği ile elit caddelerde boy gösterirken tüm kaldırıma ne kadar merhametli olduğunu ispatlamaya çalışır. 
Fakat yanından geçen dini argümanlı bir insana attığı kindar bakışı onu ele verir. 
Hop düşsün maskeler. 
Bu öyle bir bakıştır, öyle bir tavırdır ki kılık kıyafetinden dolayı dar ağaçlarında asılan alimlerin taburesine tekmeyi atan adamın bakışında daha çok vicdan ararım. 
Abartmıyorum. 
Bu canlı türünü kıymetli hocam Bülent Şenay ‘kemalist bedevilik’ kavramıyla tanımlamıştır. Dahası var. Kız çocuklarının okumaları için dernekleri olan, eğitim masrafları için burslar bağlayan bu tatlı su Kemalistleri söz konusu başı örtülü yahut imam hatip öğrencisi olunca ötekileştirme ve insan ayrımına varan hakaretlere başvurmuşlardır. 
Geçen günlerde durakta pembe saçlı ve pembe ruj kombinine pembe kazak ekleyen bir teyzeye gülümseyerek yerimi verdim. Teyzeye bakınca pembe komasına girmekten kanayan gözlerim dışında bir rahatsızlık hissetmedim. O da güldü bana sıcacık. Benim ona bu davranışımın temelinde, bizim insanlara olan davranışlarımızın temelinde saçı, başı, rengi değil insanlığımız yatmalı. Nerden biliyoruz o teyzenin hayata pembe saçlarıyla tutunmadığını? Ölüm düşüncesiyle olan mücadelesinde en büyük desteği o pembe saçlarının vermediğini nerden biliyoruz? Herkes hayata farklı renklerde ve argümanlarla tutunur efendim. Kimisi de kara çarşafıyla… Ona kara böcek diyen leş ağızlı, nefreti gözlerinden okunan, insan sevmek nedir bilmeyen kadınlara sesleniyorum. Siz çocukta yetiştirmeyin. Bu vatanın kine değil sevgiye, anlaşılmaya, hoşgörüye ihtiyacı var. Hiçbiriniz inancınızı, ilkelerinizi ötekine dayatarak doğru bir iş yapmazsınız. Bu zorbalıktır. Çarşafa duyduğun saygı kadar şortuna saygı bekleyeceksin. Aynısı tam tersi için de geçerli. Kimsenin kimseyi gözleriyle dahi taciz etmeye, tahkir görmeye hakkı yoktur. 80 sene evvel ki kılık kıyafet kanunlarını günümüze uyarlamak ise en büyük gericilik ve yobazlıktır. Çıkarın at gözlüklerinizi yoksa gördüğünüz hep aynı manzara olur. Buna kendim kaç kez şahit olan biri olarak konuşuyorum. İmam hatip diyince kadının gözbebeklerinden nefreti okunuyor. Nefret bir suçtur efendim. 
Ve bu olaylar patolojik vakaalardır. Ciddi söylüyorum tedaviye muhtaç bir durumdur. Kişi ötekini kendi yansıması ve penceresiyle görür. Bu rahatsız edici tavrın ve hazımsızlığın yegâne sebebi de bakış açısıdır. 
Silin pencerelerinizi. 
Güzel bakın, güzel görün ve güzel düşünün. Onda gördüğün de sendendir. Bu çok zor diyorsan saygı duymayı öğreneceksin.  Rahat olun bakın şeriatın geldiği yok. Herkes özgürce istediğini yapabiliyor. Öyleyse nedir bu hırs, öfke, kin. Kendi kendinizi bitirirsiniz. Muhafazakârlara bir şey olduğu yok. Bakın en lüks mekanlarda keşfetinize düşüyorlar hala. Kemal Kılıçdaroğlu hezimetinden bahsetmeyeceğim bile. Eğer hala metroda, ordaburda gördüğünüz sakallı adamlar, peçeli kadınlar rahatsız ediyorsa onlara leş ağızlarla saldırmamak için soda taşıyın efendim. Soda iyi gelir bakın. Gelmezse bir küçük…  Oda iyi gelmezse korkmayın ‘yallah Yunanistan’a demeyeceğiz. Söz tedaviniz için elimizden geleni yapacağız. 
Her şey güzel bir TÜRKİYE için. Doğayla, insanla ve hayatla barışık bir toplum için. Kucaklaşmanın olduğu bir ülke umuduyla. 
Sevgiyle kalın

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ