- 16-09-2018 19:40
- 28
Önceki akşam Batman’da bir erkek cesedi bulundu!
Cesedin her tarafında Fetö izleri vardı!
Tüm fetö cinayetlerinde olduğu gibi tablo, olandan farklı bir algı oluşturuyordu. Tabloya bakanlar, intihar diyordu. Lakin tabloya değil merhum Mücahid Soysal’ın hayatına bakmak gerek, karar vermek için.
Babası Cevdet Soysal, Fetö tarafından kaçırılıp ağır işkencelerden sonra katledildiğinde o daha çocuktu. Yaşı çocuktu ama artık ailenin reisiydi. Babası Mücahid koymuştu ismini. Mücahid, kutsal davası adına savaşan kişi demekti. Savaşacaktı, zalimlere karşı boyun eğmeyecekti, dik duracaktı...
Ama sinsice girdiler kanına, kanı bozuk deyyuslar. Babasını aldılar Mücahidin. Hem de ona en çok ihtiyacı olduğu anda. Belki cenazesine sarılıp, mezarına bir Fatiha okumak, teselli olacaktı Mücahid’e ama onu da çok gördüler, zalimlikte master yapmış Müslüman görünümlü zevat.
Ailenin yükü, acının büyüklüğü, bulunamayan cenazenin stresi ile yorulan omuzlarını düşürmemekte kararlı olan Mücahid, Emniyet istihbarattan Sabri Uzun’un yazdığı kitap ile tekrardan irkildi.
Kitapta babasının nasıl kaçırılıp infaz edildiği yazılıyordu. Umutlar mı yeşermişti yoksa acılar tekrardan mı depreşmişti bilmiyorum. Ama Mücahid’in yaşamı yeni bir boyuta evrilmişti. Babasının katilleri artık kağıt üzerinde de olsa somutlaşmıştı. Cesedinin yeri tarif edilmişti. Bir umut deyip tüm mesaisini, babasının cenazesine ve onu katledenlere ulaşmak için harcamıştı.
Ama adalet istendiği gibi işlemiyordu. İsimler vardı, yer belliydi, itirafçılar konuşuyordu ama…
Ama yok işte, cenaze yoktu!
Adalet denen sistemi bu ülkede, adalete tecavüz edenler kurmuştu. Böyle bir kurgudan da adalet beklemek adaletsizlik olurdu.
Artık düşüyordu o koca yürekli adamın omuzları. Katiller belliydi, tetikçiler de yer ve zaman da ama yaşanan acının boyutu asla.
Kağıtlar verdiler eline, tehditler ettiler, yola gönderdiler, boşa salladılar…
Sonuçta canından ettiler!
Kurşunu kimin sıktığı önemli mi?
Bence hiçbir önemi yok kurşunu kimin sıktığının. Katil belli. Katiller belli. Sebeplerin getireceği sonuçlar belli.
Tüm dünyanın yükünün yüklendiği omuzların yere düştüğü yer belli!
Dünyanın en aşağılık terör örgütüne, şöyleymişte, böyleymişte deyip beddualar etmenin çok anlamı yok. Allah en güzel hakemdir. Onların yaptıklarını gıdım gıdım, burunlarından getiriyor, getirecek.
Lakin bu kadar büyük travmalar yaşanırken, adaletin bu kadar yavaş işlemesi hiç normal değil. Kamuoyuna mal olmuş ve üzerine bu kadar konuşulmuş bu olay bile bu kadar sürede çözülememişse, devletin ağır denen çarkları, bence ağır değil sağırdır.
Adaletin koktuğu memleketler de koku dokuları öldürür. Bu tür vakalar çok kötü kokuyor ve dokular ölüyor. Dalyan gibi delikanlılar ölüyor!
Görmediğiniz için ölüyor, duymadığınız için çözmediğiniz için belki de hafife aldığınız için…
Mücahid’in çocukluğunu bilirim. O intihar etmedi. İntihar edecek biri değildi. Birileri babasını çaldı ondan, sonra geleceğini, sonra adalete olan güvenini, sonra belki de aklını…
Aklı başında olan Mücahid asla o tetiği çekmez!
O aklı başından alanların, tetiği ona veya bir başkasına çektirmeleri arasında çok fark yoktur.
Buna sebep olanların, göz yumanların, engel olmayanların vebali çoktur!
Mücahidlerin ölmemesi için adaletin işlemesi lazım, hızlı işlemesi lazım, amasız işlemesi lazım!
Mücahidlerin ölmediği, onları ölüme götüren yolların olmadığı, bu yolları döşeyenlerin kahrolduğu yarınlar dileğiyle…