- 23-02-2022 08:00
- 23-02-2022 08:40
- 26
Ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar neticesinde; zenginin daha zengin ve fakirin giderek yoksullaştığı bir durum oluştu.
On sekiz yıllık sağ ve dini argümanları iyi kıllanan bir partinin tak başına iktidar olmasına rağmen, ekonomik adaleti sağlayamaması, fakir ve zengin arasındaki makasın giderek açılması üzücü ve de düşündürücüdür.
Durumun müsebbibi veya bazılarının iddia ettiği gibi "din" akıllara denilse de doğru değildir.
Çünkü ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar neticesi oluşan dengesizlik; dini mübin islamla yakından ve de uzaktan hiç alâkası olmadığıdır.
Dinimizde zengini daha zengin etmek ve sırf zengin olduğu için saygı duyma gibi bir emir ve tavsiyesi olmadığı gibi bu durumu nehî eden nice emir ve hükümleri vardır.
İlaveten islamiyet; zekât, anne-baba, akraba, komşu hakkı gibi emirlerle zenginden (ahirette mukafati kat bekat fazla vermek surtiyle) alıp ihtiyaç sahiplerine ekonomik destek veren bir dindir.
Bizim örnek aldığımız Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ise kendisi değil tebası yani Müslümanların varlık içinde yaşaması için çaba göstermiştir.
Yurtlarından maddi varlıklarını bırakarak Medine'ye hicret etmek zorunda kalan Müslümanlar ekonomik yünden gün geçtikçe iyileşmelerine rağmen O sallahu aleyhi ve sellem mal toplamamış, hep vermiş ve kendisi "bir lokma ve bir hırka" ile yetinmiştir.
Yine "komşusu aç iken tok yatma"yı men etmiş, "kendi nefsine istediği şeyi Müslüman kardeşine istemeyen Müslüman değildir." Demiş, "En hayırlınızın insanlara hayrı en fazla olanınız", "insan öldükten sonra amel defterleri kapanır ancak; sadakay-i cariye yani yol, su, köprü... ve benzeri amme hizmetlerini... müstesna" belirtilerek sosyal devlet anlayışının önemini ortaya koymuştur.
Günümüzde AB ile hedeflenen Avrupalı olma bilinci Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bundan bin dört yüz yıl önce ırka dayalı küçük devletler inşa etme yerine, "Müslümanlar muhakkak kardeştir" emriyle ÜMMET olmayı inşa etmiştir.
Avrupalı ve batı ülkeleri İslam'ın sosyal devlet politikalarını uygularken toplumsal huzuru yakalamışlardır.
Ne yazık ki; Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde ise ümmet olmaya yerine ideolojiler, şahıslar ve ırklar ön plana çıkmış ve sosyal devletten uzaklaşılmıştır.
Ülkemizde; Müslümanları ve İslâmî sorgulama yerine objektif biçimde ülkenin yasaları, eğitimi ve sosyal politikaları sorgulanmalıdır.