- 05-11-2022 16:07
- 05-11-2022 16:06
- 5522
Özgür, bilinçli ve güçlü bir insan olmaya çalıştım yarım, asırlık yaşamım boyunca.
Tabi yaşadığımız toplumda böyle bir rota çizmenin kişiye bedelleri ağır olur.
Bedel ödetilen, ödemek zorunda bırakılan sadece sen olmuyorsun.
Ailen ve sevdiklerin de bundan nasipleniyor.
Kendini yalnız hissediyorsun, ötekileştirilip dışlanıyorsun.
Ama buna rağmen öz gücüm dışında hiçbir gücün, ideolojinin, yapının desteği ile hareket etmedim.
Hele hele sürü halinde hareket edenlerden biri olmadım.
Çünkü sürü halinde hareket eden her kişi, öncelikle o sürünün öncülerine ve sahiplerine itaat etmesi gerekir.
Denetim ve kontrol altında bulunmalı ve sorgusuz yönlendirilmelidir.
Kendisine verilen talimatlara uymalıdır.
Söylenen her şeye ama’sız inanmalıdır.
Sürü psikolojisi olarak adlandırılan bu durum, siyasette, ailede, işyerinde, kamuda ve toplumsal yaşamda yaygın biçimde oturmuş vaziyette.
Çoğunluk, sürüden ayrılanı kurt kapar anlayışı ile hareket etmektedir.
Bu psikolojik ruh hali toplumsal alanda itaat ve boyun eğme öğretisine yol açmaktadır.
Bu sebeplerden dolayı öyle bir ruh hali oluşmuş ki toplumda, aile, siyaset, aşiret, cemaat sürüsünün dışına çıkanlara neredeyse yaşam hakkı tanınmıyor.
Anormal bir sürü mantığı oluşmuş.
Benim gibilerine anormallik olsa da çoğunluk için bu durum doğru yol ve yöntemdir.
Onlara göre sürü halinde yaşayarak hayatı kolaylaştırıp, kazançlı çıkıyorsun.
Kurt kapmıyor, kimse sana yan bakmıyor.
Nasıl olsa bilgi değil, gücün galip çıkmıştır çoğunlukta.
Mantık yolu ile bir araya gelemeyenler için en iyi birleşme yolu, sürü halinde yaşama yöntemidir.
Mantıkla hareket etmeyi başaramayanlar, zayıf ve güçsüz oluşunu sürünün gücünü kullanarak telafi ediyor.
Bu yüzden sürü halinde yaşamayı kabul edenler genelde kendini birçok açıdan güçsüz olarak hissedenlerdir.
Sürüdekilerin ortak özelliği ise birbirinden aldıkları gücü kendi gibi düşünmeyen özgür insanlara zarar vermektir.
Bu tiplerden yaşamım boyunca hep zarar gördüm.
Şiddete başvurmasalar da ötekileştirme, nefret duygularını yüz ifadelerinde ve hal hareketlerinden gördüm.
Ama yine de köleliği, müritliği insana dayatan bu yaşam biçimini bugüne kadar asla kabul etmedim.
Başta da dediğim gibi, bu duruşun elbette bir bedeli oldu yaşamımıza.
Bu duruştan kaynaklı o kadar çok yalnızlaştım ki bir ara kendi kendime “acaba suç bende mi, yanlış yolda olan ben miyim?” diye sordum.
Sonra da Tarım ve Orman Müdürlükleri tarafından verilen sürü eğitimlerine katılmayı kafaya koydum.
En yakın tarihte Ankara Gölbaşı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün Halk Eğitim Müdürlüğü ile ortaklaşa düzenleyeceği sürü eğitimini duydum.
Bin kilometrelik mesafeye bakmaksızın, yarım günlük sürü eğitimine gidip katıldım.
Tecrübeli eğitmenler sayesinde çok da faydalı bilgiler edindim.
Her ne kadar sürü yönetimi işi hayvancılık yapanlar için veriliyorsa da ben farklı bir mevzu için eğitime katıldım.
Bu eğitimle sürü psikolojisini anlamaya çalıştım.
Ve nitekim sürü psikolojisine karşı biri olarak, sürü eğitiminden geçtim.
Sürü psikolojisinin canlılar üzerindeki yararlarını dinledim.
Bakalım bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğim.
Kim bilir belki de bir sürü bulup kuzu kuzu bir yaşam tercih edeceğim.
Bizi ne denilirse inanıp boyun eğeceğim.
Böyle bir değişim olursa bu yazılarıma da yansıyacaktır elbette.
Bunu da en çok siz okuyucularımız fark edeceksiniz.
Sürü eğitimimizi de aldık bakalım zaman neyi gösterecek.