TANRILAR VE TANIMLAR BİRBİRİNE KARIŞMIŞ

Uçurumdan önce son sapak, ya da otobandan önce son çıkış tabelasını görenler çıkıyor. Durumun vahametinin farkında olanlar atlıyor artık gemiden. Hala iktidarın nimetlerinden nemalanamayanlar ise son bir umut son bir kırıntı hevesiyle yeni yeni bindikleri geminin batmaya hazır olduğunu bilmiyorlar.

Eskiden sıkça telaffuz edilen faşist milliyetçi bir slogan “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok.” sözüne katılıyorum artık.

Doğrudur artık Türk’ün Türk’ten başka dostu kalmadı.

Neredeyse ortak sınırımız olan bütün ülkelerle düşman olduk. Zaten sınırlar içerisinde olanlarla yıllarca dost olmadık, olamadık “et ile tırnak” gibi hep kardeştik. Ters dönen etine batan bir parmağın tırnağı gibiydik ama. Makası her eline alan kesip attı harcadı o tırnağı.

Gerçekten artık inanıyorum, Türk kendine Türk’ten başka dost bırakmadı. Hatta o kadar düşman edinmeye alıştı ki kimse kalmayınca, acil düşman krizleri için kendi içinden bile üretir oldu düşmanını.

“Tanrı Türk’ü Korusun” ama en çok kendinden korusun.

Daha ne kadar çirkinleşecek bu ülke daha ne kadar vahşileşecek. Camilerimizde imamlarımız eline hutbeler yerine siyasal mitingleri aratmayacak metinler tutuşturulup okutuluyor.

Cizre’de bodrumlarda mahsur kalan gencin babası, kardeşi, arkadaşı Cuma namazını kılmak için gittiği camide duvarlarımıza “AŞK BODRUMDA YAŞANIYOR GÜZELİM” yazıp elinde Türk bayrağıyla poz veren PÖH için rahmet okuyan methiyeler dizen imamın duasına amin demesini bile bekliyoruz.

Şehit, kimin şehidi, neyin şehidi.

Yurdumun bu yakasında şehit denince aynı şeyi anlamıyoruz.

Şehidin ters yüzü terörist olmuş.

Tanımlar ve tanrılar birbirine karışmış.

Kim neye nasıl niçin inanıyor bilmiyorum artık.

Kim neyden neyi anlıyor bilmiyorum.

Bildiğim bir şey varsa o da bu savaşın hepimizin kapısından içeri girecek kadar büyüdüğü ve beyin kıvrımlarımıza kadar girip bir virüs gibi hepimizi kuşattığıdır.

Filler ve çimenler misali tepinen fillerin altında ezilen çimlerden fazlası değiliz. Tepinip duran tanrıların kurban edilen kullarıyız sadece. Ve hiçbir dönem bu ülkede böylesi vahşi tanrılara kulluk bu denli cazip kılınmadı.

Tanrılar birbirleriyle el sıkışıp barıştığında biz kaybettiklerimizin mezarlarında ağıtlar okumaya devam edeceğiz ve belki de bir sonra ki savaşa yeni çocuklar büyüteceğiz önceki savaşın kin ve nefretiyle.

Oysa hepimiz her birimiz karşımıza açılan cepheye doğrulttuğumuz silahlarımızı bırakıp, dönüp arkamızda bize nutuklar çeken ve cepheye süren tanrılarımıza baksak, ellerinde kadehlerle yüzlerinde o sinsi gülüşleriyle onları izlesek, bu savaş daha erken ve daha az acılı bitecek.

O savaştığınız cephelerinizde ardınızda nutuklar çeken tanrılarınızın saldırdığınızı sandığınız tanrılar olduğunu gördüğünüzde şaşırmayın.

Tanrılar ve tanımlar birbirine karışmış.

Allah’tan başka ilah yoktur.

Buna inandık.

Buna iman ettik.

Lanet olsun o sahte tanrılara ve kullarına.

Lanet olsun savaş destanlarına, lanet olsun tanımlarına, lanet olsun kutsallarına, lanet olsun inandıklarına ve onlara lanet olsun..  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ