- 03-03-2019 16:27
- 16486
Günümüzde yaşanan zulüm, açlık, huzursuzluk ve dengesizliğin sebebi, bize teslim edilen dünyaya, bize sunulan reçeteye uygun olarak yaklaşmamaktır.
Tarihte bu kadar büyük buhranların yaşandığı sayısız örnekler vardır.
Doktor yoktur, reçete yoktur, huzur yoktur…
Doktor gelir, reçete verir, ilgililer tedaviyi geri çevirir, Yüce Yaradan Kainatı başlarına geçiriverir!
Ad, Semud, Lut, Nemrut, Karun, Firavun…
Günümüzde ise reçete var, ona inananlar da var ama onu hayata geçirenler yok!
Hâlbuki Müslüman demek, Yüce Yaradan’ın sunduğu reçeteyi tatbik edecek eleman demek. Ama bizimkiler yok diyor, ben Müslüman’ım diyor, reçete haktır diyor, tek kurtuluş odur diyor ama…
Aması ne?
Yaw işte ben vejeteryanım!
Aslan vejeteryan olur mu?
Olursa yaşayabilir mi?
Yaşarsa itibarı olur mu?
Çakallara meze olur mu?
Maalesef bizim aslanlar, geyik yemenin, kükremenin, ormanlara hükmetmenin çok banal olduğunu iddia ediyor.
Aslan ile çakalın eşit, tilki ile kuzunun aynı çeşit olduğunu ifade ediyor.
Yaşanan zulme müdahalenin ise asli görevi değil tehlikeli bir atraksiyon olduğunu söylüyor!
Tüm bunların üstüne de aslan olduğunu iddia ediyor!
Yemişim sizin gibi aslanı!
Dişi traşlı, tırnakları ojeli, yelesi joleli, kuyruğu permalı, kafası dumanlı, midesi ot dolu…
He he aslan!
Maalesef günümüzde bu tarz Müslümanlar çok.
Yeri değil, zamanı değil, biz değil, onlar değil, bir durun bakalım, bir şey olmaz canım, kendinizi niye hedef yapıyorsunuz ki…
Bunlar Peygamberimiz(SAV) zamanında yaşasa muhtemelen, Peygamberimiz (SAV) ve sahabelerine çok ağır ithamlarda bulunacaklardı.
Niye sisteme karşı geliyorsunuz?
Tüm dünya deli bir tek siz mi akıllısınız? Niye kendinizi tehlikeye atıyorsunuz? Dünyayı siz mi kurtaracaksınız? Siz kim, dünyayı değiştirmek kim…
Muhtemelen, dininden dönmediği için şehit olan Sümeyye ve Yasir’i suçlayacak, karnının üstüne kızgın taş konduğu halde Ahed diyen Bilal’e anarşist diyecek, 40 kişi olunca hakkı açıktan haykıran Hz Ömer’e terörist, davandan dönersen, sana Mekke’nin liderliğini vereceğiz diyenlere, güneşi sağ elime, ayı sol elime verseniz de davamdan vazgeçmem diyene, …. (haşa)!!!
Derler, derler, hem de Müslüman’ım deyip derler.
Onlar, İslam’ın gökten inip, laboratuar ortamında genişlediğini sanıyorlar.
Bunun gerçek hayata yansıtılmasının da, yine, yeniden gökten gelecek bir emir ve orduyla olmasını bekliyorlar!
İyi de emir ve ordu yukarıdan gelse, siz ne için Müslümansınız?
Bu kadar kardeşiniz zulüm görürken, açlıktan kırılırken, iffetleri yırtılırken, gökten ordu gelse ve bunu izleyen sizleri görse, sizce önce sizi mi yoksa kafirleri mi halleder.
Allah'tan helak kapıları kapandı.
Yoksa geçmişte helak olan tüm toplumların helak oldukları fiiller, toptan olarak Müslümanlar arasında mevcut. Topluca mevcut, hatta bazıları için ellerinde fetvaları(!) da mevcut!
Müslüman olmayanlar için diyecek bir şeyimiz yok. Onlar zaten görevlerini yapıyorlar. Ancak Müslümanlar, iman ettiklerinde dünyanın kullanma kılavuzuna biat ediyorlar. Bu kılavuzu yanlış kullanırsanız, dünyanız da sizde helak olursunuz biliyorlar.
Buna rağmen bahane üretiyorlar.
Allah ne der, demek yerine, Elalem ne der, diyorlar!
Elalem ne der bilmiyorum ama Allah ne der, biliyorum. Bunu da Kur’anı Kerimden okuyorum.
Ey insanlar, Allah dilerse sizi yok eder ve başkalarını getirir. Allah buna hakkıyla gücü yetendir. (Nisa 133)
Müslümanların, Müslüman gibi yaşadıkları yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın