- 10-02-2020 16:07
- 140
Amerika’nın Ortadoğu’daki barış planı bölgeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik bir adım olarak görülmelidir.
Trump son dönemlerde tamamen İsrail lehine adımlar atmakta ve tek taraflı çalışmalarla dikkatleri üzerine çekmektedir.
Örneğin İsrail tarafından işgal edilen Golan Tepelerinin resmen İsrail’in olduğuna yönelik açıklamaları tansiyonu yükseltmişti.
Akabinde ve şimdi de Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğuna yönelik açıklamaları ve Barış planı diye deklere ettiği Plan Tehlikeli bir plandır.
İsrail bölgeyi sürekli istikrarsızlaştırmakta ve olası bir savaşa doğru sürüklemektedir. Bölge ateş çukuruna çekilmektedir.
İsrail, 1945 yılından beri Ortadoğu’ya yerleşmiş bir fitne kaynağı gibi hareket etmektedir. Sürekli ve düzenli işgal harekâtı yürütmektedir.
1945 yılından beri işgal ettiği alanlara dikkat edilirse bir virüs gibi sürekli artarak işgal alanlarını artırmıştır.
Yüzde tekli rakamlarla ifade edilebilecek ilk yerleşmesinden bugüne kadar Filistin topraklarında işgal etmediği yer kalmamış adeta.
İsrail sistemli ve sürekli işgal ederek Filistin’e yayılmış ve yaptığı planlarıyla Filistinlileri kamplara mahkûm etmiştir.
Filistin’e tamamen yayıldıktan sonraki planını yürürlüğe koyan İsrail Müslümanlar için kutsal sayılan Kudüs’ün tamamını işgal etmek istemektedir.
Trump’ı bir piyon olarak kullanan İsrail, Kudüs’ü başkent olarak tanıyan kararı Trump’a deklere ederek son hamlesini yapmıştır.
Kudüs’ü tamamen işgal ederek Filistin’e yer bırakmayacak ve Filistinlileri kendi memleketlerinden kovar hale getirecektir.
İsrail Kudüs’ü tamamen işgal ettikten sonra Mescidi Aksa’yı yıkarak Süleyman Mabedini yapmaya çalışacaktır.
Müslümanların tepkisini çeken bu karar elbette İslam Ülkelerinde gösterilerin yapılmasına yol açacaktır.
Ancak Körfez Ülkelerinin yöneticilerinin tepkisizliği dikkate değer. Müslüman halkların hassasiyetlerine sahip olmayan yöneticiler tepki çekmektedirler.
Özellikle Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Katar ve Mısır, İsrail’in Kudüs işgali ve Kudüs’ü Başkent olarak görmesini normalleştirmektedirler.
İsrail ise Körfez Ülkelerinin bu tavrından cesaret almakta ve planlarını devreye koyarak işgallerini artırmaktadır.
İsrail Filistin’i tamamen işgal ettikten sonra sınırları dışına taşarak işgallerini sınır dışı alanlara taşıyacaktır.
Dünyanın Jandarması konumunda olan ABD ise Yahudi lobilerinin tehdit ve şantajı sonunda tek taraflı ve İsrail lehine açıklamalarda bulunmaktadır.
Ne olacak bunun sonunda? Müslüman halklar tepkilerini sokak gösterileri ile gösterecektir. Akabinde yöneticilerine tepki göstereceklerdir.
Ortadoğu’daki diktatör yönetimlerin halk üzerindeki baskı ve sindirmeleri bu tepkilerin yapılmasına engel olamayacaktır.
Netice itibari ile halkların tepkileri yönetimlerin karar almasına neden olacak ancak sonuç alıcı çözümler getirmeyecektir.
Hâsılı İsrail’in tükenip bilmeyen işgal planları Ortadoğu’yu savaşın eşiğine getirecektir.