- 08-05-2017 19:01
- 130
7 yıl önce iç savaşın başladığı ve dünyanın çeşitli yerlerinden binlerce savaşçının halen aktif savaştığı Suriye’de insani dram devam ediyor.
Resmi rakamlara göre ölü sayısı 400 bin civarında.
Telaffuz edilen gayri resmi rakamlar çok daha yüksek.
Kadın ve çocuk ölümleri korkutucu boyutta.
Türkiye’de bulunan Suriyeli sayısı 1.5- 3 milyon arasında.
Batman’daki resmi rakam ise 20 bin civarında.
Gayri resmi 30 bin.
Göç İdaresi ve AFAD’ın bu konuda çalışmaları var.
Suriyelilere yönelik yardımlar da var.
Peki, bu yardımlar yeterli mi?
Suriyelilerin topluma adaptasyonları nasıl?
***
Bugün bunu konuşalım.
Batman’da Suriyelilere yönelik kamp yok.
Suriyeliler Batman’ın varoşları başta olmak üzere kent geneline yayılmış durumdalar.
Bir oto kontrol sistemi yok.
Tek resmi bağlantı Göç idaresi.
Suriyeliler ne yapıyor?
Geçimlerini nasıl sağlıyorlar?
Batmanlılarla bütünleşebildiler mi?
Batmanlılarla sıcak bir diyalogları var mı?
Bu ve benzeri sorulara olumlu yanıt vermek pek mümkün değil.
Belirttiğim gibi dağınık bir kitle var.
İçlerinde ciddi şekilde iş ve aş sıkıntısı yaşayan insanlar var.
Eğitim sorunu olanlar var.
Kira ödeyemeyenler var.
***
Batman’da Suriyeli kadınların ve genç kızların ciddi bir dilencilik sektörü oluşturduğunu biliyoruz. Sokak, cadde ve cami önleri hatta camilerin içi Suriyeli dilencilerle dolu.
Fuhuş illetine sürüklenen genç kızlar var.
Erkekleri ise ucuz işçi muamelesi görüyor.
Hırsızlık, gasp ve çeteleşmeye elverişli bir kitle karşımızda duruyor.
Suriyelilerin hepsi böyledir demiyoruz. Ancak gayri resmi işlerde kullanılmaya yatkın bir kitlenin varlığı da inkâr edilemez bir gerçek. Maalesef zayıf halka olarak görülenler suça teşvik ediliyor.
İlk yıllarda Suriyelilere kucak açan insanların birçoğunun, şu an Suriyelilere sıcak baktığından bahsetmek mümkün değil. Böyle devam ederse Suriyelilerin çeteleşme olasılığını da göz ardı edemeyiz.
Toplumsal bir sorun yoktur deme lüksümüz yok.
Böylesi ortamlarda her şey olabilir.
***
Devlet ne yapmalı?
Devlet ciddi bir Suriyeli portföyü oluşturmalı.
Maddi durumlarına göre kategorize edilmeli ve daha ciddi yardımlarla Suriyeliler sokaklardan çekilmelidir.
Özellikle dilencilik yapanlar.
Ve de art niyetli kişilerce fuhuş için kullanmaya elverişli kadın ve kızlar rehabilite edilmelidir.
Uyuşturucu, hırsızlık ve gasp işine meyilliler varsa bunlara da gerekli psikolojik destek sağlanmalı ve toplumun huzurunu kaçıran eylemlerinin önüne geçilmelidir.
Toplumları ayakta tutan ahlaki değerlerdir. Ahlaki değerlerini yitirenler toplum için her zaman bir tehdit unsurudur.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Suriyelilerin hepsi tabi ki öyle değil. Ama bir kısmı çaresizlik ve yokluktan her türlü suça bulaşacak potansiyele sahiptir.
Onları dışlamayalım.
Onları hor görmeyelim ve küçümsemeyelim.
Bir darbe de biz vurmayalım.
Ayrıca içimizdeki art niyetli insanlara da onları kullandırtmayalım.
Suça meyilli ve bulaşmış kişileri de kamplara gönderip toplumdan izole edelim. Kamplarda kontrol altında tutulurlarsa hem kendilerine hem de topluma verebilecekleri maddi ve manevi zararlar minimize edilmiş olur.
***
Şunu da unutmayalım.
Suriyeliler bu yaşamı istemedi.
Evleri yıkıldı, göç ettiler, mülteci oldular.
Bu şansı bile yakalayamayan 400 bin insan öldü.
Mademki onlara kucak açtık, onlara karşı insanca tavırlar sergileyelim.
Düşene bir darbe de biz vurmayalım.
Ama onların da yarın toplum için tehdit olabileceği gerçeğinden yola çıkarak onları kaybetmeden kazanalım.
Ne hor görüp ezelim ne de denetim dışı tutalım.