- 10-05-2020 18:44
- 22
ROJA HEMMU DAYIKA PİROZBE.
Annelik, bayanların fıtratında var olan bir duygudur.
İnsan ırkı ile sınırlı olmayıp tüm dişilerin ortak özelliğidir.
Kanatlı bir hayvanın günlerce yumurtası üzerinde sabırla beklemesi, bin bir zahmetle doğum yapan memelilerin buna katlanması bu duygunun eseridir.
Anne olmak; "anlatılamaz bir güzellik ancak yaşayarak anlaşılır."
Bir hemşire "doğum yapan bir Anneye çocuğunu kucağına verdiğimiz ilk anki yüz ifadesi, anne olmanın dışında asla görülemez."
Hele yeni doğum yapan anne ve çocuğu görmeye gelen babanın oluşturduğu çekirdek aile ve onların mutluluğu bir başkadır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem "Cennet annelerin ayağı altındadır"(Nesei) diyerek anneliği kutsamış ve en yüksek zirveye çıkarmıştır.
Abdullah b. Mes'ud(ra): Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'e "Allah'ın en sevdiği amel nedir? "Vaktinde kılınan namazdır.", "Sonra hangisidir?", "Anne-Babaya iyilik etmektir." "Ya sonra?", Allah yolunda cihattır." (Buhari, Müslim)
İsra suresi 23 ayet: "Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, anne babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti..."
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: "Anne-babasını dine uygun hizmetleriyle memnun eden Allah'ı razı etmiş olur. Onları gazaplandıran Allah'ı gazaplandırmış olur." (İbni Neccar)
İslamın kadına verdiği değeri hiç bir medeniyet vermemiş ve de veremez.
Kadın ve anneliği bir birinden ayırırsan (istisnalar hariç) 40 yaşına kadar fiziksel yapısı ve maddi durumu dışında hak ettiği değeri bulduğunu söylemek imkansızdır.
Günümüzde bay ve bayanların; İş ahlakı, disiplini, müşteri memnuniyeti, amir veya patrona karşı davranışlar... yapması gerekenleri öğrendiği gibi; yuva kurmayı, eş olacak kişiye karşı görev ve sorumluluğu, çekirdek ailedeki görevlerini de bilmeleri gerekir.
Atalarımız "Mır kaniye jın liçe" (Erkek çeşme, kadın ise o suyu toplayan gölettir), "Yuvayı diş kuş yapar" Kadının; evin hanımı, kocada çalışıp o evi geçindiren beyidir.
Bir kız ve biri erkek çocuğu olan bayan, kocasının arada bir "Hanım anneni çağır bize gelsin özledim.", "Anne kendini yine özlettin.", "Hanım annenin canı çeker al şunu ona götür." demesine karşılık kapısına kadar gelen öz annesini içeri buyur etmeyen, annesini asık suret karşılayan, onun davetlerine icabet etmeyen kocasına bayağı içerlenir.
Bir gün o, annesi ve kocası ile ziyafet sofrasında iken kaynanası kapıyı çalar kocası, "Hanım kim o?", "Annen" deyince, "müsait değilim söyle evine gitsin." Oysa durum müsaitti.
Kaynanasının boynu bükük eve gönderir, sofraya gelir ve "Biricik kızım yanıma gel" der oğlunun önündeki yemeği de alarak oğluna sert bir ifade ile "Kalk yeter yediğin" der sofradan kaldırır.
Kocası "Hanım niye çocuğu yemekten kaldırdın daha yememiş ti ki?", "olsun" diyerek kızına iltifat oğlunu ise bayağı hırpalar.
Bu olaya anlam veremeyen koca "Hanım bir tuhafsın, ne istiyorsun benim aslan oğlumdan?" deyince; kadın, "Büyüdüğü zaman babası gibi olacak, evlendiğinde evine gittiğimde kaynanasını baş tacı ederken, beni kapıda kovacak"
Kadın; Canımızdan bir parça kızımızdır, kardeşimiz sırdaşımızdır, aşkımız can yoldaşımızdır, baş tacı anne ve kaynanadır.
Onlar şiddeti değil sevgiyi hak ederler.
Selam ve dua ile.