UFUK ÇİZGİMSİN ULAŞAMADIĞIM

..'' O ahu gözlüme ..canıma ''

Seyrine doyamadım gözlerinin ne anlamlar içeriyordu bakışların anlamak için sevmek gerekiyordu bahar gözlüm.

Seni sevememekse anlamsızlıkta adeta zirveydi.

Bilirsin gecelerimdeydin gündüzlerimdeydin zamanlarımın ötesinde berisindeydin sen. Kalbimin içindeydin davetsiz misafir.

Gel al götür beni dilersen yak kül eyle,

Neyledersen eyle ama kendinin eyle,

İstersen vur öldür yeter ki âşık eyle...

Çık git diyemedim.

Kal benim ol bende kal sana türab olayım da diyemedim.

Seni aradım tüm renklerin renklerinde kimi zaman seher yıldızında şafağın koyu karanlığında.

Bir kaç damla gözyaşlarımın ıslak ve nemli hallerinde.

Sen var mıydın?

Yoksa bir hayal bir serap bir gizem miydin.

Hani şizofreni duyguların delirttiği anlamsız anlamlar mıydın?

Allah aşkına söyle hem de haykırarak sen neydin?

Kimdin ve neden ben?

Yazılarıma şiirlerime kadar girdin neden?

Bu bir rüyaysa eğer neden sabah olmuyor.

Kimler uyandırmıyor beni bu rüyadan?

Endamın boyun posun yürüyüşün bile aşktı, şiirdi yazıp okuyamadığım sen ufuk çizgimdin asla ulaşamadığım.

Sende tanıdım sende gördüm renkleri ben sende sevdim sevgiden de öte.

Biliyorum eğer kader acı çektiriyorsa demlenmek acıları gerektiriyor.

Ben sende demlendim yandım kor oldum kül oldum.

Zifiri karanlıkta hedefsiz gelip bu sancılı yüreği parçalayan bir deli mermi oldun kan akıyor damla-damla ölüme yaklaştıran bir kan oluğu oluştu sayende.

Acılar içinde kıvranırken verdiğin acılar da sevgiye dönüştü o sevgiyi bile arar oldum onun için bile yanar yakar oldum.

Artık aynalara bakarken ben görünen ben değilim biliyorsun değil mi?

Sana ve verdiğin acılara ithafen yazıyorum şiirlerimi o şiirler ki şiir olmaktan ziyade sana duyulan his ve duygular yumağıdırlar karmakarışık.               

KAYIPLAR

Ufuk çizgimsin ulaşamadığım ey yar

Sende tanıdım sen de gördüm bana yabancı beni

Al senin olsun mutluluğa dair ne varsa

Gerçek aşk ben olmaktan çıkıp sahralarda

Çöllerde deli divane olmakmış Leyla’ya Leyla olan

Mecnun misali hep arayıp duran ama bulamayan

Mevsimler gelir geçer güller açar güller solar bir-bir

Bu sesleri bu yıldızları bu aşkları tanır gibiyim

Bu gözleri bu sözleri de hep görmüş duymuştum

Bilmem ki neresindeyim?

Burada mıyım?

Ötede miyim?

Yitik sevgiler bulunur mu?

Arayan kim?

Aranan kim?

Bu hallerdeyken söyle bilebilir miyim?

Rüya mıydı?

Gerçek miydi?

Yaşanan ve daha yaşanacakları bilmeden ritmik adımlarla terk ediyordu şehri, her şeye aşinayken hiç kimseyi ve hiç bir yeri bilmeden tanımadan tanıyamadan yürüyordu.

Güneşe doğru ufuk çizgisine doğru varamayacağını ulaşamayacağını bile-bile genç adam dayanılmaz yürek sancılarıyla gözleri nemli ve ıslak yürüyordu.

İşte yol yordam zaman ve mekân ne?

Bilmeden yürüyordu işte…

Amaçsız menzilsiz farkında bile olmadan an oldu kaldırdı kafasını ufuk çizgisine baktı-baktı ve ağlayan gözleri takılı kaldı ufuk çizgisine anlamlı anlamsız sadece baka kalıyordu.

***

Değerli okurlar duygusal ve doğal ama kalbi hem de içsel yazılar yazardım sizlere. Bir zamanlar “Mehmet’ten Esintiler” misali… Oysa anladım ki hayli zaman olmuş bu tür yazılar yazmamışım sizlere.

Aranızda yaşayan biri var ki o hep yüreğiyle istedi bekledi günün birinde Mehmet yine yazar mı?

Bu tür yazıları hiç olmazsa bir tane dahi olsa da yazsa ve ben yürekler arası o hisleri bildiremem belki ama bilirim çok iyi bilirim ve yazdım.

O ceylan bakışlıya ithafen işte yazdım.

Dilerim yerini bulur.

Yaşanmadan da yazılamıyor ki ama dileğim o ki Allah bu yürek acılarını kimselere vermesin. Beğenmeniz dileklerimle sevin sevdirin sevilin.

Sevgiye ne olur setler barajlar ve engeller koymayın.

Demek isterdim her şeye rağmen yaşanılan aşklara ve acılara acı sonlara rağmen derim demeliyim de...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ