- 24-10-2018 20:45
- 14908
Birbiri ile çok ilintili ve çok çelişkili kavramlar.
Batman’ın ilk Yeşilay Başkanı olarak bu konuda biraz derin şeyler konuşma hakkı buluyorum kendimde.
Uyuşturucu problemini bir bütün olarak ele almazsanız, torbacı toplayıp besleyip salıverme işlevinin ötesine geçemezsiniz.
Öncelikle şunu bilmemiz gerekir;
Kötülerin en büyük ihtiyacı insan kaynağıdır.
İnsan kaynağına hakim olmanın yolu da onları ya tatmin etmek yada içini boşaltıp, muhtaç duruma düşürmektir.
İkinci yol her zaman çok daha kolay ve masrafsız olmuştur.
Öncelik insanların içini boşaltmaktır.
İnanç insanların içinde ki en büyük boşluğu doldurur.
Onu boşalttınız mı ondan sonra doldur boşalt’lar başlar…
Boşluğun oluşturduğu huzursuzlukla saldırganlık, asilik ve kontrolsüzlük baş gösterir. İşte tamda bu noktada devreye girer kötü kişiler.
Sigara ile başlar alkol ile devam eder, sonrasında ne verirlerse al git der…
Fizyolojik ve ekonomik olarak bağımlı hale gelen birey, artık her türlü işlemde kullanılabilecek bir jokerdir.
Hırsızlık, gasp, fuhuş, cinayet, canlı bomba…
Allah korusun, bunlar çok tehlikeli işler.
Ama her şey, kişiyi aileden ve inançtan koparmak ile başlar.
Tek bir dal sigara devamını getirir. Yapılan çalışmalarda uyuşturucuya başlayan herkesin %100 işe sigara ile başladığını gösteriyor.
Sigaraya erken yaşta başlamanın yolu da aile bağlarının zayıflaması, aile içi örneklik veya ilgisizlik dolayısı ile dışa bağımlılıktır.
En tehlikeli olan da babaların “köpek gibi çalışıyorum, cebine para koyuyorum, her istediğini alıyorum, en iyi okullarda okutuyorum” demesidir…
Bu tarz çocuklar, teröristlerin potansiyeli durumundadır.
Sahipsizdirler, zayıftırlar, bir arayış içerisindedirler, büyük bir boşluğu doldurmak isterler…
İşte bu boşluğu doldurmayan aile ve devlet, dışarıdaki teröristlere alan açar!
2013 yılında alkol ve uyuşturucu kullanımında ciddi bir ivme olduğunu rapor halinde zamanın Batman Valisi Yılmaz Arslan’a sunmuştuk. Son zamanlarda Batman’da çok tehlikeli bir hareketliliğin olduğunu bildirmiştik.
Dönemin Valisi Arslan “Ben Batman’da alkol ve uyuşturucu kullanımının tehlikeli boyutlarda olduğu kanısında değilim” demişti.
Ben de kendisine, “Vali bey, Batman’ı İzmir, Antalya ve İstanbul gibi şehirlerle veya ülkenin istatistikleri ile karşılaştırmanız yanıltıcı olur. Biz alkol içene selam vermeyen bir toplumdan bahsediyoruz. Ülke ortalaması % 15 iken (atıyorum) bizde % 3 olabilir. Biz bu karşılaştırmayı yapmak yerine, % 1 den nasıl % 3 e çıktı ona bakmamız gerekir. Bu durum, % 2 artış değil 3 kat artışı gösterir ve bu şekilde devam ederse önüne geçilemez bir hal alır” demiştim.
Bu konuda sigara alkol ve uyuşturucunun aynı minvalde kontrolsüz şekilde artış gösterdiğini bildirmiştik.
Aynı raporu Yeşilay Genel Merkezi ile paylaşmış, medyada paylaşma talebinde bulunmuştuk. Yeşilay Genel Merkezi durumu inceleyeceklerini ve geri döneceklerini söylemişlerdi.
Mevzuat uygun olmayan şekilde alkol ve sigara satan yerlerle ilgili girişimlerde bulunmuş ve işin takipçisi olmuştuk.
Bu girişim ve takiplerimiz sonucunda baskın yapmak zorunda kalan polisler, iş yeri sahiplerine gidip, “sizi Yeşilay başkanı şikayet ediyor” diyerek bizi onlarla karşı karşıya getirmişti.
Sonrasında ise “Vali Beyin kendi oğlu sigara yasağına uymuyor” diye eleştirdim diye Vali Bey derin ilişkilerini kullandırıp, beni sürgüne göndertmiş bu mücadelemiz sekteye uğramıştı.
Şimdi dönüp bakıyorum da o gün tedbir alınsa, bugün bu kadar büyük tahribatlar yaşanır mıydı?
Diğer taraftan da dönemin valisinin FETÖ’den ihraç edilip, sonra cezaevine girmesi beni farklı bir noktaya getiriyor.
Acaba bu tavır, onların örgütsel tavırları mıydı?
Beynini yıkayıp kullandıklarının yanında beynini yakarak kullanacakları farklı bir kesim oluşturma çabası olamaz mı?
Bence olur, bu ahlaksızlardan her şey olur.
O zaman devlet onlardı ve her şeyi onlar yapıyordu.
Biz bu bağımlılıklarla mücadele ediyorduk diye onlarda bizimle mücadele ediyorlardı.
Biz aradan çıkınca da onlarla teröristler, beyni yanan gençliği aralarında paylaşıyordu.
Onlarla teröristler derken, sanki onlar terörist değilmiş algısı çıkmasın.
Her iki taraf da terörist, biri açıktan biri kostümlü.
Uyumamak gerekir!
Uyuşturucuya karşı topyekun mücadele etmek gerekir.
Göstermelik yasa yönetmelik operasyon ve STK’larla olmaz bu işler.
Bu işi dava olarak görecek kişiler, bu kişileri destekleyecek yasa ve yönetmelikler, işini dört dörtlük yapacak kamu görevlileri…
Yoksa hepimiz tehlikedeyiz…
Bağımlılıklardan uzak bir toplum dileğiyle sağlıklı ve mutlu kalın…