- 07-02-2018 22:27
- 23102
İşsizliğin yoğun olduğu memleketlerde, bir efsane vardır.
İş çok, işi beğenen yok!
Bu efsaneyi Batman’a uyarlayanlara her zaman karşı çıkmışımdır.
Temiz, sigortalı, düzenli maaşı olan bir işe, kim yok demiş ki?
Önceki güne kadar bende öyle düşünüyordum.
Zorda ve darda kalan hiç kimse(bazı istisnalar hariç) bu tarz bir işi reddetmez, derdim.
Önceki gün vali bey, mesai saati sonrası bize ziyarete gelmişti.
Çıkışta, makam aracının yanında genç bir kız olduğunu gördük.
Korumalar “efendim sizinle görüşmek istiyor” deyince, vali bey “tabi ki” dedi.
Kız, yanaşıp derdini anlattı.
İşsiz ve zor durumda olduğunu, kendisine uygun bir iş aradığını söyledi.
Vali bey ne iş yapabileceğini sorunca, genç kız, güvenlik işi yapabileceğini söyledi.
Vali bey, taşeron yasası çıktıktan sonra, kurumlara eleman alımları durduruldu.
Ama özel sektörde çalışmak isterseniz, yarın sizi bir fabrikaya yönlendireyim, dedi.
Bayan, vali beyin ısrarına rağmen, sigortalı, düzenli maaşlı, vali referanslı işi reddedip gitti.
Vali bey yine de ismini yanına not alıp, farklı bir pozisyon ayarlanabilir mi diye baktıralım dedi.
Vali bey araca binmek üzereyken, orta yaşlı bir vatandaş daha yaklaştı.
Karanlık basmıştı, vali beyin acelesi vardı ama yine de geri çevirmedi vatandaşı.
Buyurun dedi usulca.
Vatandaş, sayın valim, ben işsizim, zor durumdayım, bir iş istiyorum dedi.
Vali bey ona da ne iş yapabileceğini sordu, oda şoförlük veya başka bir iş dedi. Vali bey “seni organize sanayi de bir tekstil fabrikasına göndereyim” dedi.
Vatandaş, ben anlamam tekstil, işinden dedi.
Vali bey, eğitim verdiririz size, dedi.
Vatandaş benim yaşım geçmiş, beni almazlar dedi.
Vali bey, sen oraya karışma, ben seni alıyorum dedi.
Vatandaş yok, resmi kurumda şoförlük olursa olur dedi…
Şaşırdım, insanların en iyi işi, en iyi şartlarda istemesi, en doğal hakları. Bu konuda devlet erkanının da elinden geleni yapması lazım.
Eyvallah ama zorda kalmış, sıkıntı çeken kişilerin, valinin referansıyla, kurumsal bir firmada, sigortalı, düzenli maaşlı bir işe girmesi de çok kötü bir durum değil.
Ekstra meziyetlerin varsa, zaten onun işin çalışır, çabalar, başka kapıları zorlayabilirsin. Ama zorda kalmış, geçim sıkıntısı çeken birinin bu devirde böyle bir işi reddetmesi, tuhafıma gitti. 2 kişi üs üste reddedince daha çok tuhafıma gitti.
İlin en üst seviyede ki yöneticisine ulaşmışsın, sana kendi referansıyla bir kapı açıyor ve sen ona yok diyorsun.
İş, çok kötü mü yok.
Cv’in çok güçlü mü yok.
Çok fazla seçeneğin var mı(anlattığına göre) yok!
O zaman niye yok?
Ben şaşırdım, afalladım. Biri bana bunu anlatsa, yok canım, o kadarda olmaz derdim. Maalesef bunu bizzat kendim yaşadım ve ne diyeceğimi bilemiyorum.
İnsanlar işi sadece devlet işi olarak görüyorlar. Devlet işi yoksa işsizim, diyorlar.
Bir şekilde devlet işine gireyim, rahat edeyim diyorlar. İşe girince de girdim, artık devlet bana baksın diyorlar…
Galiba insanlara işten önce şunu kazandırmalıyız.
Asıl iş, kendi işindir.
Devlet işi emanet iştir.
Kendi işini kuramıyorsan, devlet işine de yerleşemiyorsan, kendini bir işte geliştir. Kendini bir işte geliştirdiğinde, sen işi değil, iş seni arar.
Piyasa da bir sürü, kalifiye eleman arayan iş sahibi var. Ama yok, bir mesleğim yok, her işi yaparım, ama devlet işi olsun, masa başı olsun ve maaşı dolgun olsun…
Eyvallah, imkânlarımız kıt, alternatiflerimiz sınırlı ama biraz da farklı açıdan değerlendirmemiz lazım.
Yoksa, “iş var, işçi yok” diyenlere hiçbir şey demememiz lazım.
Ben hala öyle demiyorum ama bunları haklı çıkaranlar çok diyorum.
Allah kimseyi işsizlikle sınamasın.
Daha aydınlık yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın...