VALİ ŞAHİN’E GEÇMİŞ OLSUN

VALİ ŞAHİN’E GEÇMİŞ OLSUN

Milli Eğitim Müdürlüğü’nün,

Telafide Ben De Varım Programı kapsamında

TOKİ Kazım Karabekir Ortaokulu’nda Bilim Şenliği olacak.

Okul etkinliklerini pek severim.

Yoğun sıcağa rağmen tam zamanında oradaydım.

Muhabirim Seyithan tam teçhizat.

Kamera, fotoğraf makinesi, mikrofon.

Özenle hazırlanmış okul bahçesi.

Batman markası LAVİ meyve suları, ikram yapıyor gelenlere.

Beyaz örtülü stantlar,

Üstleri kapatılmış, gölgelik alan oluşturulmuş.

Hareketli bir müzik.

Öğrenciler cıvıl cıvıl.

Öğrencilerin sesleri, müzik sesine karışınca,

İnanılmaz keyif veriyor.

Stantları gezecektim ki

Vali Hulusi Şahin yine çok dakik.

Tam da belirtilen saatte,

Tek hışımla girdi okul bahçesine.

Çocukları bekletmek istememiş olacak ki,

Oturup dinlenmeden,

Su bile içmeden,

Geçti stantların başına.

Rektör Prof. Dr. İdris Demir de yanında.

Çocuklar robotik kodlama ile bir araç yapmış.

Alkış yapıyorsun, araba ileri.

Muhteşemdi.

Diğer dev köpük balonu.

Vali Bey, izliyor önce.

Sonra alıyor halatları eline,

Daldırıyor suya,

Yavaşça çıkarıyor leğenden,

Açıyor milim milim.

Puuf havaya,

Koca bir balon, çok eğlenceli.

Üçüncü stanta geçtik.

Sağımız, solumuz, heyecanlı çocuklar.

Kamerama yer bulmakta zorlanıyorum epey.

Bir o kadar da sıcak.

Bir deney tüpü.

İçinde zümrüt yeşili bir sıvı.

Aynen şu profesyonel laboratuarlarda göründüğü gibi.

“alanı açın” diye seslendi birileri.

İki adım geriye gittik.

Yetmedi, bir adım daha geri.

Vali Bey, giydi önlüğü, taktı gözlüğü ve eldiveni.

Geçti deney tüpünün başına.

Elinde bir ibrik.

Yeşil sıvıya, bir karış dökecek belli ki.

Karışı döktükten sonra saniyelerle yarıp,

Sırtını dönmesi gerekecek.

Öyle de yaptı.

Sıvıyı döktü, biraz da kibarca ama.

Deney tüpünden bir sabun köpüğü uçuştu ki,

Şaştık kaldık bir anda.

Ben panik tabi,

Koşup çekeyim diye düşündüm ama

Korumalar koştu yanına.

Vali Bey, bir köpük dalgası içinde,

Yüz, göz, temizlendi.

Gömlek, ceket biraz kirlendi.

Üzüldük tabi, hem de çok.

Suyla temizlendi köpük atıkları.

Çevresinde öğretmen ve öğrencilere yansıtmadı ama

Bence biraz da yanmış olabilir canı.

Moralini bozmadı,

Yüzünü ekşitmedi,

Stantlara kaldığı yerden devam etti.

Bir sonraki stantta alev çıkaran bir deney var.

Öğretmenler sordu;

“Sayın valim, denemek ister misiniz?”

Vali Bey, iyi bir mizah yaptı;

“Bunu da Rektör hocamız denesin”

Rektör Hoca bu olaydan sonra temkinli tabi.

Geçmedi deney tüpünün başına ama izledi dikkatle.

Stantlarda sergilenen projeleri

Tek tek inceledi Vali Şahin ve Rektör Demir ikilisi.

Öğrencileri tebrik ettiler, motive ettiler.

Sonra tenis masası başına geçtiler.

Aldılar raketi ellerine,

Top bir sağa, bir sola.

Yenişemediler bir türlü.

Ama pek bir keyfiliydi.

Vali bey, stantları bitirince,

Yöneldi aracına, uzaklaştı okuldan.

Okulda huzursuzluk yaratmadan,

Surat ekşitmeden,

Kaldığı yerden devam etmesi, bence tam takdirlikti.

Vali Beye, geçmiş olsun diliyorum.

Allah, kazalardan, belalardan, sakındırsın.

Deneyler, bu tür kazalara her zaman açıktır.

Bunda suçlu aramak, yersizdir.

Birilerine kızıp, öfkelenmek, çok gereksizdir.

Kazadır bu, her an, herkesin başına gelebilir.

Hayat, her an, her şeye gebedir.

Bu olayın küçük yaralanmayla atlatılmış olması,

Bence teselli sebebi olmalıdır.

Şimdi gelelim,

Bunca detayı neden verdiğime?

Boşa değil bu yazıJ

Keyifli Bilim Şenliğinden ötürü,

Batman İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Kurtaran’a teşekkür ettim evvela,

Batman’da en takdir ettiğim kurum müdürlerinden biridir kendisi,

Daha önce şahsına özel bir yazı da kaleme almıştım, hatırlarsanız.

‘iyi günler’ dileyip,

Geldim gazete ofisime.

Mesleği kendisinden öğrendiğim Ercan Atay’a da anlattım olanları,

haber değeri taşıyor’ dedi o da.

Tam da mesleğimizin gerektirdiği gibi,

Vali Beyin başına geleni haberleştirdim.

Muhabirim Seyithan’ın çektiği kare kare fotoğraflarla da haberi destekledim.

Ancak kimisinin hoşuna gitmedi,

Kimisi arayıp eleştirdi,

Hatta o kadar normalleşmiş ki artık, haberi kaldırmamız bile istendi.

Kimisi ‘gerçek gazetecilik bu’ dediyse de,

Durup bir düşündüm.

Herkes kendi işini yapıyor, yapsın da.

Peki, neden herkes, gazetecinin kendi işini yapmasını eleştiriyor?

Gazetecinin işi, haber yapmak, eyvallah.

Bir ilin valisi, bir deneyin azizliğine uğramış ve bir tehlike atlatmışsa,

O olayın haberleştirilmesinden normal ne olabilirdi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, attan düşmesi haberleştirildi değil mi?

Gayet de normaldi.

Kurum müdürü, kendi işini yaparken,

Öğretmen, esnaf, temizlik görevlisi, kendi işini yaparken,

Gazeteciye soruyor mu?

Gazeteciden onay bekliyor mu?

Peki, neden bu memlekette gazeteciler, kendi işlerini yapınca,

Onay almaları gerekiyor?

Yapmayın lütfen.

Topluma zarar verecek,

Ahlaktan yoksun,

Yalan, yanlış,

Gerçeğe aykırı,

İftira bir haber değilse,

Neyin peşindesiniz?

Çekin artık elinizi, gazetecinin yakasından.

Bırakın, herkes işini yapsın değil mi?

Gazetecinin amiri, kurum müdürü ya da idareci değildir, vicdanıdır.

Gazeteci, vicdanından icazet alır, başka kimseden değil.

Haaa bu arada,

Bazı meslektaşlarımız daha bir tuhaf.

Kendi meslektaşının yaptığı haberi,

İhbar gibi oraya buraya yayan da var, onlar skandal zaten.

Mesleğin itibarını azaltan da, onlar aslında.

Haberciliğin suç gibi sayılmasında, en büyük ayıp onların.

Yapmayın, lütfen.

Gölgenizden korkar hale geldiyseniz,

Haberciliği, ihbarcılıkla karıştırmaya başladıysanız,

Bu meslekte yeriniz yok bence kibarca terk etmelisiniz.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ