- 22-12-2022 00:01
- 21-12-2022 18:07
- 30
Herkesin dilinde bildik bir eleştiridir gidiyor, “şu tv dizileri toplumun ahlakını bozuyor”
Doğru bir eleştiri.
Son derece haklı.
Aile yapımıza hiç uymayan, ahlaktan nasibini almayan, kirli ilişkilerin, ihanetlerin yanında bir de mafya ve çeteleşmeyi özendiren, silahların hiç susmadığı diziler başa bela.
Aile ilişkileri, aile kavramının dışına çıkıyor.
Gruplar sokak ortasında silahlarla çatışıyor, racon kesiyor.
Dizi bitiyor sanıyoruz ama bilinçaltındaki etkileri devam ediyor.
Dizide izlediğimiz ahlaksızlıklar, gerçek hayatta normalmiş gibi görünmeye başlıyor.
Mafya ve çeteleşme, hayatta kalmanın bir yolu gibi gösteriliyor ve bu durum toplumda neredeyse kabul görmeye başlıyor.
Dizilerde işlenen konuları bir müddet sonra berberde, kuaförde, oto tamirde, kahvehanelerde gerçek hayat hikayeleri olarak dinlemeye başlıyoruz.
Arka sokaklarda bu dizileri yaşamaya çalışan gençlerimiz var, bilmem farkında mısınız?
Türkiye’de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) die bir kuruluş var.
Sözde televizyon programlarını denetlemekle sorumlu olan bu kuruluş da sanıyorum cips yiyerek bu dizileri izliyor.
İşin diğer yanı daha ilginç.
Toplum hep bir ağızdan “RTÜK göreve” diyor ama dizileri izleyen de yine bu toplum.
Evlerde seans yapılır gibi dizi saatleri var.
Herkes pür dikkat ekrana kilitleniyor.
Kimse de öz iradesiyle bu ahlaksızlığa bir karşı duruş sergilemiyor.
RTÜK’ün engel koymaması kadar, toplumun karşı duruş sergilememesi de ilginç yani.
Sanıyorum bizler yasak ve kısıtlamalarla hayatımızı şekle koymayı alışkanlık edindik gibi.
“Birileri yasaklama getirsin de bu dizileri ekranımıza yansıtmasın, ekranda olan şeyi izlerim” edasındayız.