- 30-12-2021 00:10
- 29-12-2021 14:48
- 150
Bir haftada döviz altın fiyatları TL karşısında iki misli değer kazanınca fiyatlarda fahiş bir artış yaşanmıştı.
Sonrasında altın ve dövizde fiyatlar bir gecede yüzde 30 oranında düşse de artan fahiş fiyatlar düşmedi.
Fiyatlar yükselince de düşünce de fenalaşanlar oldu.
Buna inanmayan varsa Bölge Hastanesinin acil kayıtlarına baksın bir zahmet.
Gerçekten ekonomideki dalgalanma, insanların sağlığını da, psikolojisini de insanlar arası diyalogu ve alışverişi de yardımlaşmayı da ciddi manada etkilemektedir.
Bu yüzden katlanan fiyatların ateşinin acil olarak söndürülmesi, piyasada güven ve istikrarın tesisine ihtiyaç var.
Kim ne derse desin vatandaş yeni ekonomik sistemden bir şey anlamış değil.
Faiz ve enflasyon rakamları da inmiş değil.
Düştü denen dövizin durumu belli.
Sene ortalarında 7 lira civarında olan Dolar, bu gün 13 liraydı.
Yani Türk Lirası, 1 yıl içerisinde döviz ve altın karşısında neredeyse yarı yarıya değer kaybetmiş.
Bu durum, kat iğneden ipliğe kadar her şeyin fiyatına da aynı oranda etki yaptı.
Artan fiyatlarla ilgili bir örnek verecek olursak;
2021 yılının başında 500 adet A-4 kağıdından oluşan 1 top fotokopi kağıdının fiyatı 20 lira civarındaydı, yıl ortasında 25 lira civarındaydı, dövizdeki dalgalanma ile birlikte fiyat 70 liraya kadar çıktı.
Dövizdeki fiyat düşüşüne rağmen halen piyasada 1 top kağıdın fiyatı 60 lira.
Çarşı pazarda da artan fiyatlar farklı değil.
Akaryakıt fiyatında da hakeza.
Tamam, döviz fiyatlarındaki değer kaybı piyasada az da olsa bir rahatlatma sağladı ancak katlanan fiyatlara ciddi manda bir etki yapmadı.
Anlayacağınız çarşı pazarda fiyatlar düşmedi ve bu belirsizlik olduğu sürece de biraz zor düşer.
Devletin ilgili kurumlarının fiyatını belirlediği akaryakıt ve enerjide fiyat düşmediğine göre diğer fiyatlarda nasıl indirim olsun?
Büyüme rakamları tıpkı açıklanan aylık enflasyon oranlarında olduğu gibi halka gerçekçi gelmiyor artık.
Yeni ekonomik sistem deniliyor ama bu model halka doğru dürüst izah edilmiyor.
Piyasada istikrar sağlanamıyor bir türlü.
Vatandaşın alım gücü gittikçe düşüyor.
Etiket değiştirmekten yorulan esnaflar artık ürünlere etiket vurmuyor.
Esnaf, sattığı ürünü yerine koyamama endişesi yaşadığından, ticaretinden kazanç sağlamıyor.
Faizler iniyor deniliyor ancak kredi kartı gecikme oranında ve bireysel kredilere uygulanan faiz oranında değişen bir şey yok.
Bu yüzden ekonomide yaşanan sıkıntılar doğru okunmalı.
Gerçekler vatandaştan gizlenmemeli.
Kamuoyu doğru rakamlarla bilgilendirilmelidir.
Kısa vadede hayat pahalılığına karşı gerçekçi çözümler şart.
Ancak bu şekilde piyasada taşlar yerine oturur ve güven gelebilir.
Kemer sıkılması gerekecek ise bu durum gerekçeleri ile halka izah edilmelidir.
Bir yıldır ekonomide işlerin yolunda gitmediğini ve alım gücünün gittikçe düştüğünü defalarca bu köşemde yazdım.
Bu zorlu süreçte özellikle israfın önlenmesi için muslukları kısmak gerektiğini her seferinde tekrarladım.
Kaynaklar doğru kullanılır ve israfın önüne geçilirse inanıyorum ki ekonomik sıkıntılar bir nebze de olsa çözülür.
Bunun için öncelikle kamu kurumları, harcamalarında muslukları kısmalıdır.
Acil durumlar hariç tüm ihale ve harcamalar, seyahatler ve fazla mesailere kadar tedbirler şarttır.
Tüm kamu hizmetlerinde şatafata ve konfora son verilmelidir.
İsrafın üzerine samimiyetle gitmek gerekir.
Kamuda tasarruf tedbirleri ardı ardına yayınlanıyor ancak, israfın ve şatafatın önüne bir türlü geçilmiyor.
Nasıl fahiş fiyatlara karşı piyasada denetimler yapılıyorsa, kamudaki fahiş israfa karşı da denetimler şarttır.
Kimler aylar öncesinden yayınlanan genelgelere uymamış ve kamu kaynaklarını israf etmiş ise hakkında gerekli işlemler yapılması gerekir.
Ancak bu şekilde fahiş şekilde artan zamların ve ekonomik sıkıntıların önüne geçilebilir.