YA HEP YA HİÇ!

Türkiye Cumhuriyeti Yönetim Sistemi değişiyor.

Bugüne kadar yürütmenin başı olarak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunu görmekteydik. Bir bakıma çift başlı bir sistemde yaşıyorduk.

Yakın bir zamanda (birkaç ay içinde) referandum önümüze gelecek ve sözün özü “Başkanlık” Sözü “Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı” sistemi devreye girecektir.

Artık yarım yamalak, eksik gedik yönetimlerle karşılaşmayacağız.

Bu yönetim sisteminde halkın oyuna daha fazla ihtiyaç duyulacaktır.

Bir bakıma Lider ve Başka,  halk tarafından seçilecektir.

“Yarım yamalak da olsa, eksik gedik de olsa parti başkanı ve lideri olarak kalacağım, ömür boyu hep muhalefette kalıp eleştireceğim” mantığı olmayacak.

Bir işte ya var olacaksınız, ya da olmayacaksınız.

Dolayısıyla güçlü kişiler ve güçlü iktidarlar dönemi başlayacak.

Hasbelkader bir Parti Başkanlığına gelmiş ve yıllarca muhalefette kalmış kişiler ve partiler bu sistemde daha fazla yer edinemeyecektir.

Güçlü kişilerin ön planda olduğu “kişilik bazlı” yönetimler devri başlamaktadır.

Bu sistemde ya güçlü bir şekilde olacaksınız ya da bir sonraki seçime kadar kenara çekileceksiniz.

O halde yeni yönetim sistemi olan Başkanlık Sistemi ile güçlü olmak zorundasınız, halkı etkileyip seçilmeyi hak etmelisiniz.

Yönetimde güçlü kişilik ile güçlü iktidar modeli oluşacaktır.

Güçlü iktidar modeli ile etkin ve hızlı karar alabilme yeteneği olacaktır.

Uzun süreli iktidar ile uzun süreli yönetimler oluşacaktır.

Uzun süreli yönetimlerde istikrar hüküm sürecektir.

Dolayısıyla ekonomi daha kararlı hale gelecektir.

Yasama ve yürütme organları daha profesyonel hale gelecektir.

Yasamada yer alan yürütmede yer alamayacaktır.

Bu da profesyonel alanlar oluşturacaktır.

AK Parti ile MHP’nin Anayasa değişikliği çalışmalarını beraber yürütmeleri Başkanlık ya da yerel ismi ile “Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı” seçimi sonrasında da beraberliği sağlayacaktır.

Yeni yönetim sisteminde iki Başkan Yardımcısından birinin Devlet Bahçeli olması kuvvetle muhtemeldir.

Bu sistemde belirlilik ilkesi hakim olacaktır.

Parlamenter sistemde ise kimin seçileceği ve kimin iktidar olacağı belirgin değildi.

Zira seçim sonrasında koalisyonun olma ihtimali de bulunmakta idi.

Nitekim 7 Haziran 2015 seçimleri sonucunda hangi partinin yüzde kaç alacağı belli olmadığı gibi çıkan sonuçlara göre hangi partilerin koalisyon kuracağı da belli değildi.

Yatırımcılar ve ekonomi istikrar ister.

Yatırımcılar önünü görüp yatırım yapmak ister. Piyasalar da istikrarı sever.

İstikrar sadece yatırımcılar için değil herkes için faydalı olur.

Zira ekonomideki dalgalanmalar herkesin cebini yakmaktadır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ