- 28-01-2023 07:08
- 28-01-2023 11:58
- 4136
Mevsimler de insanlara benzedi ne yazık ki.
Biz çocukken kış çetin geçince söylenen bir söz vardı;
Ev çilewe ki zaf xeribe (çok yabancı bir kıştır bu)
Bu söz, genelde yollar kardan kapandığı için söylenirdi.
Bu söz, çocukluğumun geçtiği köyde bu sene de sıklıkla kullanılıyormuş.
“Ev çileye ki zaf xeribe” sözü bu kez kara kış için değil de kış, doğru dürüst yüzünü göstermediği için söyleniyormuş.
Ocak ayının yarısını da geçtik ama sanırsın halen mevsim bahardır.
Mevsimler şaşırmış, yalancı bahar olmuş kış.
Bahar yaz olmuş.
Dört mevsim artık yok.
Mevsimler iç içe geçmiş.
Doğanın dengesini bozan insanlar masumlarmış gibi soruyor;
-Hani ilkbahar ?
-Hani yaz ?
-Hani sonbahar?
-Nerede kış?
Cevap yok.
Çünkü hiç biri artık tam olarak yok.
Yok ettik elbirliği ile.
Doğal kaynakları,
Yeşil alanları,
Sulak alanları yok ettik ve yok etmeye devam ediyoruz.
Akarsuları baraj yapma uğruna her birini dizginledik, gölete dönüştürdük.
Yeraltı ve yerüstünü kirlettik.
Her teraf betonlaşıyor.
Köprüler, asfalt yollar.
Bu yüzden doğa can çekişiyor.
İklimler değişti.
Yalancı ve yabancı bir kış yaşıyoruz.
Yağış yağmadığı için insanlar tedirgin.
Bu sene hiç kış gelmeyecek gibi.
Kar ve yağmur, yüzünü göstermedi aylardır.
Kışın ortasında yağmur duasına çıkılıyor.
Oysa mevsim kar mevsimi.
Keşke, kar duasına çıksalardı.
Yağış için edilen dualar halen kabul edilmiş değil.
Bir alim ‘duaları kabul olmaz’ diyor.
Çünkü bunların yağmur duasını bile bilmediklerini söylüyor.
Yağmur duasının nasıl olması gerektiğini anlatıyor;
”Yağmur duasının üç gün öncesinden oruç tutulur. O yerleşim yerinde ne kadar insan ve canlı türü varsa, perişan durumlarını gösteren bir giyim ve ruh hali ile yerleşim yerinin en etrafı açık alanına çıkılarak dualar edilir. Yağmur sadece insanlar için olmadığından mutlaka duada hayvanların da olması lazım. Hayvanlarında bir iletişim şekli vardır, onlarda bir şekilde dileklerini ihtiyaçlarını yaradandan diliyorlar” diyor.
Dua etmeyi de unuttular.
Sürekli tüketen doyumsuz bir nesil var.
Kuraklık ve korona da yaşanan çevre felaketlerinin bir sonucudur.
Yaşanabilir bir dünya için yağış ve gelecek için doğaya saygı şart.