- 08-03-2015 18:35
- 2
Bu hafta cumartesi sohbetlerimizin konuğu, Batman Barosu Başkanı Avukat Ahmet Sevim’di. Yargı, medya, sivil toplum, siyaset… Konuştuk, tartıştık, eleştirdik… Batman gibi parçalı bir şehrin, zerresine kadar politikleşmiş halkının, en politik meslek grubu olan avukatlarını, tek çatıda(liste) toplayan birisi Ahmet Sevim. Çok farklı hatta zıt görüşlere sahip grupların bulunduğu baro da tek listeyle çıkmış kongreye. (ikinci döneminde) Yani herkes güvenmiş, inanmış, içine sindirmiş onu!
Bu çok zor ve çok önemli bir konu! Farklı görüşler, tek isimde birleşiyor. Bunu toplumun diğer alanlarına da taşırsak asıl problemlerimizin, çoğunu çözmüş oluruz.
Baronun yapısından başlıyoruz; baro yarı sivil, yarı resmi bir kurum. Hak ve özgürlüklerin korunmasında, hayati fonksiyonlara sahip. Resmi görevlerinin yanında, sivil toplum kuruluşu olarak da üzerine düşeni, etkin olarak yapan bir kurum.
Başkan siyasetin kurduğu veya etkin olduğu bir kurum sivil olamaz, diyor. Aslında bu söylemin altında, çok sert ve önemli bir eleştiri var. Her siyasi hareket, kendi sivil toplum kuruluşunu kurup, uydusu gibi yönetmektedir. Bu da sivil toplum ruhunu, ciddi manada zedelemektedir!
Sivil Toplum Kuruluşu, özgür ve bağımsız olmalıdır; belli bir güç odağının şemsiyesi altına giren kurum, sivil değil, paramiliter kurum olur!!!
İç güvenlik paketi ve özgürlüklere gelince; özgürlük güvenlik dengesinde, öncelik her zaman özgürlüktedir!
Devletin savcısı olur; ama hakimi asla! Hakim bağımsızdır ve devlet adına değil, kamu adına hüküm verir. Hukuk her zaman devletten önce gelir.
Ahmet Bey “Keşke bu kadar siyasal olmasaydık! Siyasetten dolayı hukuk konuşamıyoruz. Aynı şeyi yaşayıp farklı hayatların propagandasını yapıyoruz. Bu kadar politik olmamız, hayatı ıskalamamıza sebep oluyor” diyor.
Çok da doğru söylüyor. Biz siyaseti beşikte alıyoruz, mezar taşına kadar taşıyoruz! Eğitimden sanata, emekten, yemeğe kadar, her şeyimiz siyaset!
En tehlikelisi de Hukuktaki siyaset. Hukuk işlerine siyaset bulaşınca başlıkta da dediğimiz gibi bir intikam aracına dönüşüyor, yargı sistemi. Yani hukuktan bağımsız, bir yargı sistemi doğuyor.
Maalesef yıllar boyunca her güçlü olan iktidar, kendi yargısını kurup muhaliflerini bertaraf etmeye çalışmış; hukukun üstünlüğünü, üstünlerin hukukuna devşirmiştir.
Bunu da soruyoruz Başkan Beye: Siyasetin sirayet ettiği bir kurumun, bağımsız olması söz konusu olamaz, diyor. Zaten başlıktaki ifade de kendisine ait!
Vatandaşın hakkını bilmemesiyse toplumun, başka bir handikabıdır. Bilmemenin eğitimle de alakası yok. Bu kadar cehalet ancak eğitimle olur, sözü bazen bizi tarif ediyor.
Hukukta matematiksel formüller yoktur! İş biraz da yorumlara dayanır; ama “Bir toplumda kahraman varsa hak ihlalleri vardır” deyip “Barış sürecinde ama’mız yok.” şiddetin, kesinlikle devre dışı kalması gerektiğini söylüyor, Ahmet Sevim.
İnsanların hukuku kendilerine göre değil; kendilerini hukuka göre pozisyonlandırdığı bir toplum dileğiyle sağlıklı ve mutlu kalın…