- 14-06-2015 21:03
- 20134
Ooooohhhh keyifli mi keyifli bir günün ardından yazıyorum size.
Zira patronumuz Ercan Atay’a uzun zamandır yaptığım baskılar netice verdi ve Cumartesi Buluşmalarımız için antik kentimiz, kadim şehrimiz Hasankeyf’e gezi düzenledik.
Başyazarımız Recep Kavuş, yazarlarımız Şehmus Temiz, Gül Mirkan, Hakan Tufan, Osman Seyrek, büro çalışanlarımız Mehmet Fatih Efe, Atilla Atay, Yusuf Kavak, Osman Çapar, Ümit Aktaş ile bendeniz yazarınız, şoförlüğünü Mustafa Alatürk’ün yaptığı minibüsteki yerimizi aldık.
Bol bol selfie’ler çekerek gerçekleştirdik yolculuğumuzu. Araçta yaptığı dansla Justin Bieber’ı aratmayan Fatih Efe’miz, Mayami lakaplı Yusuf’umuz ve gariban lakaplı Osman’ımız da doruğa çıkarıyor keyifleri.
Köprünün solundan aşağıya doğru inip 3 katlı mekânda hizmet veren Diyar Çardak’ın 3. katına yayılıyoruz.
Sonrasında Batman’ın tanınmış gazetecilerinden Nimet Dal ve DEDAŞ Basın Sorumlusu Zeki Gün de eşlik ediyor bize.
Şark köşeleriyle donatılmış olan mekânda hanım ağa ve hanım beyler oluveriyoruz.
Meğerse seçim serüveni, ne kadar da yormuş bizi.
Yok şu siyasetçinin açıklaması, yok bu adayın ziyareti, yok partilerin seçim çalışmaları derken kendimizi unutmuşuz yahu?
Kahvaltımızı yaptıktan sonra ayacıklarımızı uzatıp derin mi derin bir sohbete giriyoruz.
Gazetecilikten bahsediyoruz, yazılarımızı yorumluyoruz, başyazarımız Recep Kavuş’un dikkat çekici tespitleri üzerine yoğunlaşıyoruz.
Yemeğimizi ve meyvelerimizi de yarışa yarışa bitirdikten sonra baş muhabirimiz Osman Çapar’ın rehberliğinde antik kent çarşısını geziyoruz.
Osman’ın “yaw burayı nasıl sular altında bırakacaklar?” hayıflanmalarına karşı derin bir iç çekiyorum.
Hasankeyf’in tek suçu, bu bölgede olması...
Sanıyorum bölgenin çizilmiş kaderi bu.
“Hasankeyf, 10 bin yıl öncesinden bugüne gelebildi de, bugünden sonrasına götürmeyi başaramıyoruz” diyorum Osman’a.
Peki, neye karşılık?
Ömrü 10 bin yılın çeyreği kadar sürmeyecek olan bir baraj için mi?
Geçin bunları efendiler... Masal devri bitti artık.
Takke düştü, kel göründü. Siz, tarihe nasıl hesap vereceksiniz onu düşünün.
İşte bu düşünce ve hislerle, yarı buruk yarı keyifli çektirdiğimiz hatıra fotoğrafımızın ardından “kendine iyi bak” diyerek ayrılıyoruz Hasankeyf’ten...