YASAK SESLERİN BALADI

Sabah kahvaltısında bir bağ yeşil soğanın faydaları üstüne düşündüklerimdir: Üstüne sıcak su boca edilmiş 200 gram peynirin ve eciş bücüş tipsiz görüntüsüyle köy domatesi taklidi yapan çirkin şehirli domateslerin bir hıyarla el ele vererek insanın ağzında ortaya çıkardığı hafif keskin tazeliğin tadıdır sabah kahvaltısında yeşil soğan. Ki o yeşil taze tattır insana hadi gel köyümüze geri dönelim şarkısını köy yolunda 3g bağlantılı tabletlerden dinlettiren.

Ya da bir lise duvarına sevdiklerinin ismini yazan liseli ergenlerin ruh haline dair gördüklerimdir: Başkalarının devrimi ve savaşına hazırlanan bir yeni yetme haldir ki sevdiğine utanır. Utandığını bir gece yarısı altına adını ya da kendinden bir işareti iliştirmeden lise duvarına yazar. Ve lise duvarına ismini yazdığı kızın tebessümü “ben yazdım” diyen bir yalancıya yar olur da. Başkalarının savaşı ve devrimi için sevdiğini bir başkasına kaptırır.

Aşkını bir başkasına bir başkasının savaşı için kaptırmanın buruk tadı sabah kahvaltısında yediği yeşil soğanın hafif keskin taze tadını midesini sıkıştıran bir gaza dönüştürür.   

Bir gece yarısı eve dönerken sokaklarında inleyerek dolaşan yavru köpeklerin çaresizliğine dair bildiklerimdir: Devrim ve yeşil soğanın tadıyla hiç alakası yoksa da alakası kurulacaktır her bir şeyin alakası kurulduğu gibi. Ve o çaresizliğin ve kimsesizliğin empati gücüyle yavru köpeği kucağına alıp ne yapacağını bilmeyecektir genç bir adam. Gece yarısı, hayatının yarısında, yarım yamalak çabasıyla.

Saksıda kurumuş dallarıyla yaşamaktan vazgeçmiş bir çiçeği tekrar hayata döndürmeye çalışan genç kadının beyhude çabasına dair düşündüklerimdir: Artık adına slimfit denilen dapdar gömleklerin yok olmuş ceplerinde her daim hazır duran bir küçük not defteri gibidir o yarım yamalak çabalar. Acıyla acıdan devşirilmiş yarım bırakılmış öykülerin donmuş bir karakterine benzer ki o genç kadın tamamlamaya ve kendinden vermeye çalışır bir genç adam. Sıcak ellerinden tutup uzandığı bir savaşın içinde küllenen kalbidir ulaşmaya çalıştığı.

Ve yasaklanmış illiyetler listesine dair: Aşkın devrim, devrimin yeşil soğan, yeşil soğanın saksıyla genç kadının yavru köpek, yavru köpeğin genç adamla aynı cümlede anılması yasaklanmıştır mesela. Bir çay bardağında geceden kalma 3 yudum kaçak çayın neden karardığına dair tezlerin genç adamın dilinde unutulmuş kırık bir kalbin çıtırdamasına dair kararmış seslerle alakası kurulması yasaklanmıştır bir de.

Bir öğlen arası yemekten donra bir bardak çayın şekersiz içilmesinin devletin bekasına başkaldırı sayılabileceğine dair köşe yazısı yazdığında vurulacağını bilemeyen gazetecinin evde unuttuğu anahtarlığında tanımsız anahtarın neyi açtığına dair konuşmak katiyetle yasaklanması beklenirken devletin öğlen aralarını ve öğlen yemeğini yasaklamasındaki mantığı kavramak da yasaktır.

Şimdi en çok akla şiir gelmeli değil midir? Şiirle ayaklanmalı ve ayıklanmalı değil midir? Bir şairden daha büyük bir suç ortağı var mıdır? Estetize edilmiş, kolay hazmedilebilir, insanın içine usulca serpilmiş isyan tohumları gibidir sözcükler.

Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?

Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?

-Yaşama!

-Ya bileydim?

Yazar: Mıydım

Hiç: Şiir

İsmet Özel                                                                                       

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ