- 21-04-2020 19:12
- 60
YAY BURCU
22 KASIM - 21 ARALIK
Değişken, Ateş
Öncelikle belirtmem gerekir ki sizinle paylaşacağım burçların psikolojik özellikleri güneş burcu dikkate alınarak hazırlanmıştır, elbette önce ki yazılarımda belirttiğim gibi güneş burcundan ibaret değiliz doğduğumuz andaki kozmik enerjiler farklı burçlardaki gezegen yerleşimleri ile doğum haritamızı harmanlanmaktadır, burada bize yaşam enerjisi veren güneşin daha baskın bir rol üstlendiğini belirtmek isterim. Bu başlık çeşitli astroloji kaynaklarından derlemeler yapılarak sizlere sunulacaktır. Keyifli okumalar dilerim.
‘Hayatın anlamını keşfetmek - Yay'ın hedefi budur.
Yay’ın düşüncesi hayatımızın görünürdeki tüm gelişigüzelliğinin arkasında müthiş bir Düzen olduğuna güvenmektir. Bu düzenin anahtarını deneyimle, araştırmayla, günlük yaşamın akıl köreltici kalıplarını kırmaya istekli olmakla bulur. Değişik düşünce biçimlerine açık kalma ihtiyacında olan Yay'ın bunun için seçebileceği yöntemlerden biri yolculuktur. Böylelikle kendisininkinin dışında kalan kültürlerle gönüllü, açıkkalpli ilişkiler geliştirilebilir. Esas düşüncesi hem iç, hem de dış dünyanın ufuklarını genişletmektir.
Yay'ın stratejisi, hayatı bir serüven gibi, güvence düşünmeden yaşamak ve arkasına saklanmakta olduğunu farkettiği her fikir veya görüşü gönüllü olarak bir kenara bırakmaktır.
Bu stratejiler için özgürlük zorunludur. Coşku, maceracılık, neşeli bir ruh - bunlar Yay'ın kaynaklarıdır. Hemen uyum sağlayabilir, esnektir, bu kaynaklar Yay'ın aynı zamanda gölge yönünü açığa çıkartırlar. Pembe gözlükleri, hevesleri ve tedbirsizliği ile bir çok bataklığa körlemesine yürüyebilir. Her şeyi bildiğini sanmak, kibir, lütufkarlık, aşırı iyimserlik, boyunu aşma ve yanlış değerlendirme yüzünden Yay bir anda trajedinin burcuna dönüşebilir. Diğer gölgesi insan ilişkilerinde yaşanan gerçek yakınlıktan kaçınmasında yatar. Bir göletin yüzeyinde sıçrayarak ilerleyen bir taş gibi yaşamda kayarcasına ilerler ve ancak o kadar öğrenir.
Öğrenmesi gereken; yoğunluğu ve odaklanmayı sağlamak, öğrendiklerini hazmetmek ve içselleştirmek, ilişkilerinde kendisini ortaya koymak, arayışın zenginliği ve derinliği için paylaşmaktır.’Astroloji dergisi; Aysem Aksoy
‘YAY, Çoğunlukla birbirine taban tabana zıt – biri eve karşı sorumsuz ya da bir şekilde evden uzak, diğeri ise kontrolcü, detaycı, memnun edilmesi güç ya da fazlasıyla kaygılı – ebeveynlerle büyümüştür. Anne ve babalarının davranış modelleri farklı olsa da, her ikisi de kendi ajandalarına, kendi önemlilik sıralarına odaklı insanlardır.
Bu yüzden YAY’lar, ihtiyaçları anlaşılmayan daha doğrusu evdeki tansiyonlu ortam yüzünden bir türlü ”yapılacaklar’ listesinde öncelik sahibi olamamaktan endişe eden çocuklardır.
Ebeveynleri haricindeki aile büyüklerinden birinin gözetimi altında büyüyen birçok YAY vardır. Çok odaklı ve tutarsız bir iktidar yapısı içinde yaşadıkları için, arzuları bazen sınırsızca yerine getirilir, bazen de gözardı edilir ya da tamamen baskılanır. Yüksek ve karmaşık beklentilere maruz kalır, onlar için her zaman anlamlı olmayan hedeflere yöneltilirler.
Başka bir deyişle, YAYLAR sağlıklı bir ilgi görmeye ve kendilerini güvende hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Ama hem koşullar nedeniyle hayal kırıklığına uğrar hem de yakınlık kurma çabalarının bedelini istemedikleri sorumluluklar ya da sınırlamalar altına sokularak öderler.
Kontrolsüzlük ve belirsizlik içeren çocukluk deneyimleri, YAYLAR’da derin bir güvensizliğe, özenle bastırılmış bir reddedilme ve değersizlik korkusuna yol açabilir.
Genelde bu korkuyu, insanlara değil amaçlara odaklanarak ve istediklerini ne pahasına olursa olsun elde ederek aşmaya çalışırlar. Ulaşmak, etkilemek, istediklerini alabileceklerini ve yapabileceklerini hissetmek, onlar için İKTİDAR ile eş anlamlı olabilir!
”Yararlı” olmak, ihtiyaç duyan konumundaki kişiye kapasitesini ortaya koyması için gerekli zemin ve fırsatları sunmaktır. Ancak o kişiyi – biz öyle olmasını istediğimiz için – gerçeğiyle uyumsuz bir konuma memur etmek, ya da – kaybetme korkumuz yüzünden – eksik ve hatalarını onaylayarak ona gelişmesi gerekmediği imajını vermek değildir! YAY bunu öğrenene kadar epey yıpranabilir…
Gel gör ki, herkese yardım edebilecek, herkesin bir sorununa deva olabilecek gibi görünen YAY’a yardım etmek hiç de kolay değildir!
Mesela dünyanın en zor şeyi bir YAY’a kendisiyle çelişki içinde olduğunu anlatmaktır…
Zira görünmek istedikleri gibi olduklarına kendilerini de inandırmak ihtiyacındadırlar. Hem zaten kimseye bile bile yalan da söylemezler. Sadece iyimser düşünür ve etraflarına da bu düşünceyi bulaştırırlar :))).
Kendini gerçekleştirme yolu;
YAY’ın çok geniş bir alana YAYılan ve birbirinden çok farklı bilgi parçacıklarını, algı, çözümleme, sentezleme ve yorumlama aracılığı ile İŞE YARAR hale getirmek gibi bir becerisi vardır.
Yaptıkları her şey, onların yaşadıkları hayata ilişkin değerlendirmelerinden izler taşır. Derinleştirmeyi ve geliştirmeyi sevdikleri için, zamanın ruhunu kavramanın ve yansıtmanın yanısıra, fark yaratmayı ve insanlığın hayallerini alışılanın ötesine taşımayı da becerirler.
Jüpiter’in evladı olmanın getirdiği rahatlık ve genişlik duygusu, onlara ”denemekten korkmamak” özgürlüğünü sağlar. Ancak her şeyi kapsamaya çalışırken darmadağın olmak, neyin gerekli öncelikli neyin tali olduğunu seçememek ve ortaya somut ve yararlı bir ürün koyamamak gibi sorunlar da yaşarlar.
Başarısızlıktan nefret ettikleri için, sonuçsuz girişimlerini, son verilemeyen takıntılara dönüştürmeleri ve inatçı tutumlarıyla kendilerini dibi görünmeyen denizlerde dolanmaya mahkum etmeleri, oldukça iyi bilinen bir YAY klişesidir…
YAY’ın ODAKLANMA özelliğini işe yarar hale getirmesi için, öncelikle UYGUN hedeflere yönelmeyi bilmesi gerekir!
Bir işe sadece NEDEN ve NASIL yapacağı sorularına cevap bulabiliyorsa girmesi, sonradan vazgeçmekte çok zorlandığı için, başlangıç aşamasındaki kararlarını verirken ince eleyip sık dokuması ve mümkünse konuya mesafe almayı bilen birilerine danışması yerinde olur.
Ama bütün bunlardan da önemli olan, YAY’ın İMANINI sağlamlaştırmasıdır!
Başkalarına ya da kendimize her daim güvenmek, neredeyse imkansızdır. İnsan eksik ve hataya yatkın bir varlıktır. Bunu bildiği için güven duygusundan yoksun olmak, bir çok burcun başına gelir ve her burç ya da her harita sahibi, bu duruma ilişkin farklı savunma sitemleri geliştirir.
Kaygıyı sağlıklı bir temkine, anlamsız bir ısrarı bilinçli bir sabra, kaynak zaiyatını verimli tüketime dönüştürmek için, hiçbir şeye sahip olmadığımızı, ama kendimizden çok daha büyük bir özneye AİT olduğumuzu fark etmek gerekir. O zaman senaryoyu yazmaktan vazgeçer, sadece bize verilen kaynakları kullanarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya odaklanırız.
YAY’ın da yapması gereken tamamen budur! Böylece, kendi çöplüğünün hakimi ya da beceriksiz tanrısı olmakla vakit kaybetmez. Yaratan’ın sadık hizmetkarı ve vesilesi olup meşaleyi geleceğe taşıyacak kuşakların yolunu aydınlatabilir.
YAY’ın yöntemi, eksiği yok sayacak kadar saplantılı bir biçimde ısrarcı olmak ya da ulaştığı hedeflerle eksiklik veya değişimlerden zarar görmeyecek kadar gevşek bağlar kurmaktır.
Oysa güvensizliğin getirdiği direkt zarar ziyandan ve dolaylı kayıplardan korunmanın tek yolu, MERKEZE GÜVENMEKTİR!’ JUNO Kendi Halinde bir yıldızgözlemcisi