Seçim bitti!
Kazananlar sevindi, kaybedenler üzüldü!
Kimisinin ayakları sevinçten kimisinin ki hüzünden yere basmadı!
Sevinmek de üzülmek de hak!
Lakin tadında bırakmak gerek!
İşler, savaşlar, sorunlar ve sıkıntılar yerinde duruyor. Sanal alem kapandı, şimdi gerçek dünyadayız. Yaşamamız ve evlatlarımıza miras bırakmamız gereken dünyada…
Siyasiler basıp Ankara’ya gidecek, aileleri de!
Yaşam standartları da ikametgâhları gibi 1000 kilometrelik bir öteleme yaşayacak!
Bizse burada birbirimizi yemeye devam edeceğiz.
Unutmayın, her şey siyaset değildir!
Siyaset vardır, olması da gerekir!
Ama yerinde ve tadında!
Siyaset için kimseyle düşman olmayın. Kimseyle kavga etmeyin. Kimseye kin gütmeyin…
İnandıklarınızı anlatın, farklı şeylere inananları dinleyin. Ama kendi inandıklarınızla onların inandıklarını çatıştırmayın!
Kendi inandıklarınıza kesin doğru, onların inandıklarına kesin yanlış demeyin. Kendi düşüncenize bir yanılma payı, onlarınkine de bir doğruluk payı verin.
Beşeri hiçbir sistemde kesin doğruluk diye bir şey yoktur.
Çünkü kesin doğruyu sadece günahsız olan Peygamberler söylerler. Onların kurduğu sistemin dışında kesin doğru bir sistem, kesin doğru bir ideoloji, kesin haklı bir siyaset yoktur!
Herkesin doğru bir yanı, herkesin eksik veya yanlış bir yanı vardır. Kimse kimseyi Peygamber yerine koyup tapınmasın!
Ben şunu seviyorum, onun her dediği doğrudur!
O düşündüyse benim düşünmeme hiç gerek yok!
Gibi düşünceler, insanoğlunun varlık sebebiyle çelişmektedir. Allah aklı, zekâyı, düşünme yetisini boşuna vermemiştir. Bu tarz düşünenlerin düşüncesi doğru olsaydı, Allah sadece peygamberlere âlimlere ve liderlere akıl, zekâ ve düşünme yetisi verirdi.
Allah kafayı kullanasınız diye vermiş.
Kiraya veresiniz diye değil!
Kullanın ama iyi yolda kullanın.
Kavga için dövüş için savaş için hırsızlık, arsızlık, ahlaksızlık için değil!
İnsanların aklını kiraya vermediği bir dünya dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın...