- 02-10-2018 13:38
- 13912
Seçim tarihi erkene alınmazsa, Mart 2019’da yerel seçimler yapılacak.
Bu da demek oluyor ki seçimin nefesi ensemizde.
Aslında seçim üzerine hesap yapanlar, çoktan nefes tüketmeye başladılar.
İşin ulusal ve uluslararası boyutu ve etkilerine değil de yerele baktığımızda aday adaylarının sivrilmeye başladığını görüyoruz.
Sosyal medyada, siyasi çalışmalarda ve sosyal etkinliklerde birilerinin depara kalkmış olması, bize bazı ipuçları veriyor.
Bu ipuçlarından kimin nabız yokladığını, kimin rakiplerinin üzerine çalıştığını, kimin temiz, kimin kirli olduğunu az çok görüyoruz.
İlk açıktan ortaya çıkan isim ise HDP’den.
Ali Güneş, HDP’den aday adayı olduğunu ve bu konuda çok iddialı olduğunu ilan etti.
Diğer partilerden ise hala bir ses yok.
Ses yok derken, dedikodu yok demek istemedim.
Kulislere giren çıkan isimlerin haddi hesabı yok.
Ama şuan için isimlerden çok seçimlerin nasıl olacağı merak ediliyor.
Malum şuan bölge belediyelerinin çoğu kayyum tarafından yönetiliyor.
Kayyum tarafından yönetilen belediyelerin çoğunda, belediyecilik namına çok güzel örnekler verilmiş de olsa, seçimi yine HDP’nin kazanması muhtemel.
Bunun için de izlenecek yol çok merak ediliyor.
Seçim ittifakı mı olur, yeniden kayyum mu atanır, yoksa başka formüller üzerinde mi çalışılır, gibi deli sorular dönüyor vatandaşın aklında.
Çünkü Batman, Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Silvan, Cizre ve Nusaybin gibi şehirlerde, olağan şartlarda, adaya ve hizmete bakılmaksızın kazanacak parti belli.
Batman’da ne olur?
Milletin belediye ve belediyeciliğe bakış açısı değişse de kafa yapısı çok değişmedi.
Bunun için de ittifak şart.
Tabi ki var olan ittifak yani Ak parti MHP ittifakı Batman için çok anlamlı değil.
Buna Hüda Par ve Saadet Partisi gibi partilerin de destek olması gerekir.
Sadece ittifak yeterli mi bence değil.
Bu ittifakı sürükleyebilecek, tüm partilerin tabanını sahiplenebilecek, sağlam bir isim gerekli. Bunun yanında da sağlam bir çalışma.
Herkes ulaşabilecek, fiziki ve duygusal olarak dokunabilecek, her anlamda vatandaşı anlayıp, kendini anlatabilecek bir kişi ve ekip…
Bu olabilir mi?
Zor ama imkânsız değil.
HDP’nin de artık “ceket assam, kazanırım” zihniyetinden kurtulup, “kaldırımlarını altından da yapsalar, onlar bana oy verir”, söyleminden kurtulması gerekir.
Bu aslında bağlılıktan ziyade, bağımlılık (hastalık) ifadesidir.
Başkası, yolunu, suyunu, çiçeğini yapıp, kaldırımına gül dökerken, senin gidip oyunu bunların hiçbirini yapmayana vermen, travmatik ruh halinin göstergesidir.
Bunu büyük övünçle anlatmakta siyaseten doğru değildir.
Belki şurasından tutabilirsiniz, toplumdaki bu travmanın sebebi devlettir.
Doğrudur, vatandaşı görmeyecek kadar derin travmalara gark eden sistem, maalesef devletin eliyle çevrildi yıllarca.
O nesli kurtarmak artık çok zor.
Ondan sonraki nesli kurtarmak içinse çok çalışmak lazım, çok!
Bıkkınlık ve üşengeçlik göstermeden…
Bakalım ne olacak.
Partiler yaptıkları yanlışlardan ders alacak mı?
İttifaklar yapılacak mı?
Doğru adaylar gösterilecek mi?
Biz neyden korkuyoruz?
Çalışmayanların çalışma makamlarını işgal etmesinden.
Yoksa çalışanın kimliği sadece kendini ve onu sevenleri ilgilendirir.
Çalışıyorsa onlara şeref katar, çalışmıyorsa…
Gerçek hizmet adamlarının kazanacağı, kazasız belasız bir seçim dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…