YİYİN, EFENDİLER YİYİN

YİYİN, EFENDİLER YİYİN

Nas var deyip faizi düşürme macerasıyla başladı ve şimdi faize parasını koyup zarara uğrayanların zararını biz karşılarız diyerek ödüllendirilecekleri ilan edildi.

Hani derler ya yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak.

Durum tam da budur.

Hatta yağmura yakalananları kurtarmak için hepimizi dolunun altına ittiler desek yeridir.

En önde en gür sesle Türk lirası bayrağını dalgalandıranlar, doları nirengi kabul edip bozuk arabayı çeker gibi lirayı doların arkasına bağlayıp çekmeye çalışıyorlar.

“Benim Türk liram varken ne işin var senin halen yok dolardı, yok avroydu. Türk lirası, Türk lirası, alışacaksınız buna.”

Biz alışmaya çalıştıkça onlar dolara endeksli Türk Lirası hesabıyla kafa karıştırıyorlar sanki.

Anlayan bana da anlatsın.

Faiz amenna haram.

Millet faize parasını koymasın harama bulaşmasın diye faizleri düşürdüler diyelim. Ne oldu 10 günde Türk lirası yarı yarıya eridi. Millet treni kaçırıp yoksullaşmamak için üç beş birikmişini altına dolara çekti. Trene ön vagondan binenler parasını erimekten güç bela kurtardı. Ortalarda ya da son vagona asılarak trene atlayanlar kısmen kurtardık diye sevinirken.

Ve bir gece ansızın haşa sanki vahiy geldi de faiz helal oldu. Faize savaş açanlar, parasını Türk lirasında faize koyanlara müjdeyi verdi.

Aman yeter ki siz dolardan çekilip Türk lirasına faize koyun paranızı, dolar faizinizden fazla kar getirirse o getiriyi, faizinize ben eklerim. Yani doların değer artışı kadar daha faiz veririm.

Ne oldu şimdi siz faizi özendirmiş olmadınız mı ya da adına gizli, örtülü ne derseniz deyin faizi artırmış olmadınız mı?

Hatta daha da beteri, bunu hazineden karşılamayı taahhüt ettiniz. Yani faizden fellik fellik kaçan ya da faize koyacak parası olmayanlardan aldığınız vergilerle ödemeyi taahhüt etmediniz mi? Yani siz her gün artırdığınız vergilerle oluşturulan hazineden karşılamayı taahhüt etmediniz mi?

Zenginin kaybını fakirin gırtlağından karşılamak değil mi bu? Türk lirasını yedirmem diyenler o lirayı dolara yedirmiş olmadı mı?

Ayıptır efendiler ayıptır, günahtır.

Binmediğimiz uçağın parasını aldınız, geçmediğimiz köprünün, yolun parasını aldınız, yatmadığımız hastanenin parasını aldınız, şimdi de zenginin faiz zararını hazineden, yani cebimizden karşılayacaksınız.

Bir de olayın şu tarafı da var ki bir gecede kimleri zengin ettiniz onu bilmiyorum. Siz çıkıp da Kur Korumalı Mevduat Hesabı (KKM) ile faizin kaybını karşılamayı ilan etmeden ya da ilan edince kimler 18-17’lerden dolarını satıp cebini şişirdi acaba.

Tevfik Fikret’in Han-ı Yağma şiirinde dediği gibi:

Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı/ Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır/ Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!/ Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,/ Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,/ Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,/ Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,/ Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,/ Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ