Yozlaşma

Yozlaşma

Küreselleşme, Dünya’nın her bölgesini kendi amaç ve çıkarları için maddi ve manevi olarak yozlaştırdı.

Küreselleşmenin maddi ciheti olan Kapitalizm; içecek, giyecek, mefruşat, dekorasyon vs her türlü tüketimi kendi kontrolü altında tekelleştirdi.

Dünyanın bir ucunda yer alan içecek firması, Dünyanın her yerine dağılarak insanları kendi ürettiğini tüketmeye mahkûm etti.

Bu tüketime mahkûm etme birçok; araç, yol ve yöntemle sağlandı. Gerek reklam yoluyla, gerek subliminal mesaj yoluyla, gerekse kendi öne çıkardıkları otorite denilen vasıtalarla gerçekleştirildi.

Bugün Dünyanın neredeyse en ücra köşelerine yerleşen Uluslar arası yiyecek ve içecek firmaları insanları tüketim açısından tek tipleştirdi.

Daha da önemli olanı Kültürel yozlaşmanın sürdürülmesi oldu. Bölgesel ve Ulusal kültür neredeyse yok olacak.

Kültürel emperyalizm vahşi bir şekilde ve tüm hızıyla sürdürülmektedir. Dünyanın her yerinde insanlar aynı tür emperyalizme maruz kaldı.

İnsanlar kendi kültürlerini ve kendi değerlerini unutur hale geldiler. Gençler kendi ebeveynlerinden çok uzaklaşarak, çok farklı düşünmeye ve yaşamaya başladılar.

Bu düşünme ve yaşama arzusu Kültürel emperyalizmin dayattığı yönde oldu. Ebeveynleri ile çatışanlar nasıl bu hale geldi?

Kültürel emperyalizmin temsilcileri birer ikon haline getirildi. Bunlara imkân sağlayanlar gerek bilerek, gerek bilmeyerek zemin oluşturdular.

Her şey insanları memnun etmek için mi yapılmalı? Ya da popüler kültür ne gerektiriyorsa o mu yapılmalı?

Eğer öyle ise zaten bir yöne doğru giden lokomotifin katarı haline gelmiş oluruz. Ama doğru yöne mi gidiyoruz? Diye sorgulayan var mı?

Eğer sorgulamazsak lokomotif; yarın, öbür gün uçuruma doğru yuvarlanınca şikâyet etme hakkımız olmayacaktır.

Akıntı nereye akıyor? Diye sorgulamazsak yarın bir şelaleden aşağı doğru hızla çakıldığımızda bunun müsebbibi de biz oluruz.

Gençler diyoruz, Z kuşağı diyoruz. Ancak bunları kim bu hale getirdi? Diye sorgulama yapmıyoruz. Yapmadığımız gibi Kültürel emperyalizmin yerli işbirlikçilerine yol açıyoruz.

Edep ve adap sınırlarını ortadan kaldıran tamamen zevk ve safayı putlaştıran her türlü aksiyonu gündeme taşıyoruz.

Bu gündemle gençlerin istikametten sapan açısını artırmış oluyoruz. Bu açı artıkça toplumun değerleri de silikleşiyor.

Benimsenen değerler ile gençler adeta robotlaştırılıyor. Ruhsuz, maneviyatsız, değerleri ve ilkeleri olmayan gençliğin oluşması toplumun altına dinamit koymayla eşdeğerdir.

Milli ve manevi değerleri olmayan ilke ve değerlere sahip olmayan gençliğe sahipse bir toplum yok olması yakındır.

Nükleer bombanın atılmasından daha tehlikeli olan kültürel yozlaşmadır. Nükleer bombanın atılması atılan bölgenin ve çevresinin tahribidir.

Oysa Kültürel yozlaşmaya tabi tutulan bir toplum kendi kendine yabancılaşır. Kendinden, ebeveyninden ve toplumundan uzaklaşır.

Kendine ve özüne yabancılaşan gençlik ebeveynine düşman olur. Yabancı değerlere hayran olur. İşte bu değerler Kültürel emperyalizmin kodlarıdır.

Bu sonuç dünden bugüne oluşan bir şey değildir. Uzun yıllar, on yıllar sistematik işlenen bir çalışmanın sonucudur.

Halen bugün devam ediyorsa ve biz buna karşı bir şeyler üretemiyorsak sonumuzu hazırlıyoruz demektir.

Allah sonumuzu hayr eylesin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ