- 12-02-2021 16:10
- 34
AY VE GÜNEŞ TUTULMALARININ ASTRONOMİK VE ASTROLOJİK ETKİLERİ ÜZERİNE
‘Tarihten günümüze kadar geçen süre içinde yazılı olmayan dönem ve yazının keşfinden sonraki yıllarda bizler, bilimde ve teknikte ne kadar ilerleme kaydedersek kaydedelim, bunca zaman içinde gökyüzü hep bilinmeyen, gizemli ve mistik olma özelliğini sürdürmüştür. Yaşadığımız çevreyi tanımak ve hayatın gizemini keşfetmek amacında olan bizler için ilk önce gözümüzle gördüğümüz ve algıladığımız doğal olaylar merak konusu olmuştur. Bunlar önceleri korkuyla karşılanırken, insanoğlunun doğayla olan mücadelesi bu fenomenlerin altında yatan nedenleri araştırma merakına dönüşmüştür. İnsanlar bu şekilde belki bu olaylara hakim olabileceklerini ve bir takım felaketleri önceden bilip bu gerçekleşmeden önce gerekli tedbirleri almak için zaman kazanabileklerini düşünmüş ve yaşayışlarını genellikle göksel olaylara göre düzenlemişlerdir. Tarlaların ne zaman ekileceği ve hasat zamanının ne zaman olacağı gibi yaşamsal öneme sahip bir takım kararlar alınırken hep gökyüzünden faydalanılmıştır’.
Astronomik olarak;
‘ Güneş sistemimizde Dünya, Güneş ve Ay birbirlerine belirli bir açı yapmaktadırlar. Aynı hizada değildirler. Ay’ın Dünya’nın yörüngesine olan açısı 50 9' dır. Bu açı nedeniyle Dünya, Ay ve Güneş, Ay'ın Dünya’nın etrafındaki her dönüşünde tam olarak aynı doğrultuda bulunmazlar. Bu sebeple her ay bir tutulma oluşmaz. Öyle olsaydı Ay bir yıl içinde Dünya’nın etrafında 12 defa döndüğü için her Dolunay ve Yeniay’da bir tutulma olurdu. Astronomların hesaplarına göre bir yılda en az iki, en fazla da beş Güneş tutulması olabiliyor.
Gerçekte Güneş sabit kaldığı için hareketli olan Dünya ve Ay’dır. Dolayısıyla Dünya’nın yörünge düzlemiyle Ay’ın yörünge düzlemi iki yerde kesişirler, bu kesişme noktaları Ay Düğümleri noktalarını oluşturur. Dünyadan bakılınca Güneş sanki gökyüzünde hareket ediyormuş gibi görünür. İşte Güneş’in izlediği bu yola Ekliptik denir. Bu bilgiler ışığında Ay’ın ekliptiğin altındaki hareketini tamamlayıp ekliptiğin üzerine doğru harekete başlayacağı noktada her iki yörünge birbirlerini kesiyor gibi görünür bu noktaya Kuzey Ay Düğümü denir. Ay hareketine devam eder ve artık ekliptiğin alt bölgesine doğru ilerleyeceği noktada bir kesişme daha olur ki buna da Güney Ay Düğümü diyoruz.Güneş, Dünya ve Ay’ın açısal olarak aynı hizada bulunmaları gerektiği ve aynı hizada bulundukları yerin de Ay Düğümleri Noktaları veya yakınlarında olması gerekliliğidir.Güneş Tutulması; Ay’ın Dünya ile Güneş arasına girmesiyle ve Güneş’in önünü kapatarak Güneş ışınlarının Dünya’ya ulaşmasını engellemesi sonucu meydana gelir. Ay Tutulması ise; Dünya’nın Ay ile Güneş’in arasına girerek Güneş ışınlarının Ay’a ulaşmasını engellemesi sonucu olur.
Tam, halkalı ve parçalı olmak üzere üç tip Güneş tutulması vardır. Bir Güneş tutulmasının tam veya halkalı oluşu Ay’ın Dünya'ya uzaklığı ile belirlenirken, parçalı oluşu Ay, gözlem yeri ve Güneş arasındaki açıyla, bir başka deyişle, her üçünün tam olarak aynı doğrultuda bulunmamasıyla ilgilidir.
Peki şimdi nasıl oluyorda Ay bu küçücük haliyle koskoca Güneş’i kapatabiliyor ve onu görmemizi engelleyebiliyor. Astronomlara göre Ay, Güneş’ten 400 kat daha küçük olmasına karşın Dünya’ya Güneş’ten yaklaşık olarak 400 kat daha yakın olduğu için biz onları hemen hemen aynı büyüklüktelermiş gibi gözlemleriz. Halbuki bu bir göz yanılmasıdır. Gerçekte Ay ve Güneş’in büyüklükleri arasında çok fark vardır.
Yine Astronomi bilgilerine göre Ay, Dünya çevresinde basıklığı az da olsa elips şeklindeki bir yörüngede hareket ettiği için Dünya'ya olan uzaklığı her an değişmektedir. Kimi zamanlarda yakınlaşmakta ve daha büyük görünmekte kimi zaman yörüngesi nedeniyle uzaklaşmakta ve daha küçük görünmektedir.’
Son olarak bir de tutulmalarla ilgili olarak Saros Döngüsü olarak bilinen bir konudan bahsetmek gerekiyor. Ay düğümü burçlarda yılda ortalama olarak 19 derece geriye doğru hareket eder. Güneş’in ve Ay’ın her 19 yılda bir zodyakın aynı noktasında kavuştukları hesaplanmıştır. Geriye doğru hareket eden Ay Düğümü ile Güneş ve Ay yaklaşık olarak 223 kavuşum yaptıktan sonra yani 18 yıl 10 gün sonra tekrar aynı noktada bir tutulma olduğu hesaplanmıştır. Bu durumda bu süreyi bir tutulmanın olduğu günkü tarihe eklediğimizde elde ettiğimiz tarihte de bir tutulma ile karşılaşırız. Zaman olarak aynı saatte olmaz çünkü Güneş’in ve Ay’ın yörüngelerindeki hareketleri farklılıklar gösterir. Zaten 18 yıl 10 gün sürenin yukarıda belirtmediğim yaklaşık olarak 8 saat 9 dakika 35 saniyelik bir kısmı da var ve bu yüzden tutulma zamanı değişebilir. Yine yapılan hesaplar neticesinde 54 yıl 1 ay sonra tutulmanın yaklaşık olarak yine aynı zamanda meydana geldiği bulunmuştur.
Gelelim bütün bu oluşumların astroloji ile ilgili kısmına ;
‘Tarihten gelen bu bilgiler ışığında günümüzde de tutulmalar ile Dünya’da meydana gelen olaylar arasında birtakım benzerlikler keşfedilmiş, yapılan istatistikler bunların tesadüf olma olasılıklarını neredeyse yok denecek kadar azaltacak kanıtları gözler önüne sermiştir (Özellikle tutulmalar ve yerkabuğunun hareketleri arasında). Depremler ve Volkanik faaliyetlerin tutulmaların akabinde ortaya çıkmaları, tutulmaların bu tür yer hareketlerinin tetikleyicisi olduğu yönünde konuyu araştıranlar ve toplumun şüpheye düşmesine sebep olmuştur. Öyle ki aynen bizden önceki insanların yaptığı gibi bizler de tutulmalardan sonra artık bir felaket veya bizler için hoş olmayacak bir takım olayların, gelişmelerin olacağı beklentisine giriyoruz.’Bu gibi etkiler kişisel olarak bizleride olumlu veya olumsuz etkileyebilir.
Tutulmalar ve bu olaylar arasında bir takım ilişkiler olabilir veya olmayabilir. Bu konu bir parça bizim hayata nasıl baktığımızla ilgili. Hayatımızın evrende gelişen olaylardan kopuk veya bağımsız olmadığını, evrendeki her şeyin birbirleriyle etkileşim halinde olduğunu, meydana gelen bu fenomenlerin aslında bizlerin gelişimi ve değişimi için birer fırsat olabileceğini anlar ve bunu kabul edip gerekli değişimi kendi irademizle yapabilirsek, işte o zaman başımıza bir felaket gelmesine gerek kalmaz. Artık bizler de başımıza gelen olaylar için Güneş’i veya Ay’ı veya Burçları sorumlu tutmaktan vazgeçebiliriz. Çünkü onlar bizim için ‘dönüşüm ve değişim’ zamanlarını işaret etmekten başka birşey yapmamaktadırlar.Onlar anlayan bir toplum için birer sembol.
Astroloji bizlere bu olayları tarih tekerrürü olarak hatırlatıp inceleme fırsatı sunar. Kendi hayat yolumuzda tam olarak aynı kavramlar olmasa da benzer hayat deneyimlerini yaşadığımızı deneyimleme şansı bulabilir bu yaşadıklarımıza açıklık getirip farklı bakış açılarına kavuşabiliriz.
‘Tutulmalar bir şeyin zamanının geldiğini gösteren saat gibi işlev görüyorlar. Güneş Tutulması fazla hoşumuza gitmese bile yeni başlangıçların, açılan yeni kapıların işareti. Ay Tutulması ise daha ziyade hasat mevsimi gibi işliyor. Çatışmalar yaşanıyor, farkındalıklar gelişiyor, sonuçlar alınıyor. Denge ve uyum gerekiyor. Her ikisi de dış dünyada bir olay olarak görülebiliyor’.Fakat iç dünyamıza yansımaları da yatsınamaz.
Bir Yeniay’ın veya Tutulmanın bir insanın veya ülkenin hayatında bir olaya veya değişime işaret edebilmesi için ya o ülkeden izlenmesi ya da doğum haritasında önemli bir noktayı tetiklemesi gerekir.
Kaynaklar: Astroloji Dergisi GÜNEŞ & AY TUTULMALARI Dünya’ya Etkileri
www.tug.tubitak.gov.tr
www.eclipse2006.boun.edu.tr