ZORUNDAYIZ HAYATIN

Ölüm zorların zoru, yaşamak ondan da zor. Diyor Kısakürek bir dizesinde mi yoksa dostlar meclisinde bir muhabbette mi? Hatırlamıyorum ama ne zaman güçlük zorluk zahmete düşsem hep bu dizeler gelir aklıma.

Belki de en çok bizim için zikredilmiş bu kelimeler. Evet bizim için. Biz mi? Evet zorunda olanlar hayatın.

Zorundayız hayatın. Dışarıda kavurucu bir sıcak. Hani olsa yaprak kımıldamaz diyeceğim ama ne kımıldayacak yaprağımız var ne de kımıldatacak rüzgârımız. Zorundayız en zor iklimlerin en zor sıcakların ve yetmiyormuş gibi yoksulluğumuzun ve yoksunluğumuzun sureti düşmüş topraklarımızda yeşilden de denizden de muzdaribiz zorundayız hayatın.

Zorundayız hayatın, en zor coğrafyasında, toprağın altını üstünden çok bellemişiz ya ölümlerle, yeraltı zenginliklerinin üstüne çökmüş yer üstünü cehenneme çevirmişiz. Zorundayız hayatın. Bir savaşın içine doğmuş içinde ölüp duruyoruz. Doğup da yaşamasını becerememişiz. Etrafımızda bitmez savaşların tamtamları ve bitmez yamyamları hayatın yanı başımızda.

Zorundayız hayatın, olmadık bir kimlikle doğmuşuz. Kürt demişler ve hemen akabinde fişlemişler hepimizi. Yoksun demişler varlığın bedelini ödetmişler. Zorundayız hem de en zorunda hayatın. Sürgün etmişler, yakmışlar boğmuşlar vurmuşlar bizi de dağlı Türkler demişler ki dağları yurt bellemişiz de asla Türk bellememişiz kendimizi. Yetmemiş biz vurmuşuz kendimizi, parmak hesabına düşmüşüz. Kaç parmağı fırlamış yükselen yumruğundan, bir, iki dört.

Zorundayız hayatın gelenimizden hayır görmedik ki gidenimizden görelim. En zorundayız geleneğin. Gelen alıp götürür de beraberinde gencecik kadınları kızları ve hatta çocukları da başımızı önümüze eğip izleriz hayıflanarak ve kallavi sosyolojik tezler inşa ederek ölümlerine.

Zorundayız hayatın, şehrin zorunda halkın zorundayız. Damarlarından kara irin boşalınca ansızın kurulmuş bir kentin ansızın büyümüş bir nesliyiz ve o neslin de zorundayız. İzlediğimiz bilimkurgunun içinde kendimizi bulabilecek kadar uzadı adımlarımız bir uçtan bir uca düştük ve öğüttük sevdiklerimizi iki ucun arasında.

Zorundayız hayatın dinin de en zorunda. Zorlaştırdıkça zorlaştırıyoruz. Boğdukça boğuyoruz küçücük akıllarımıza. Kirlettikçe kirleniyor kirlendikçe kirletiyoruz. Zorundayız hayatın.

Okumuyor, duymuyor, dinlemiyor, anlamıyoruz. Söylemiyor söyleniyoruz en çok.  Zorundayız hayatın.

Coğrafyanın zorunda, İklimin zorunda, kimliklerin, geleneklerin, ülkenin en zorunda, dinin zorundayız.

Aslında zor değil hiç biri. Zor değil ama biz zorlaştırmak zorundaymışız gibi zorundayız kendimizin de. Ve tüm bu zorluklarla yaşamak zorundayız. Boğuşmak zorundayız, boğuşmak, dalaşmak, çatışmak savaşmak zorundayız.

Tüm bunların üstüne Mübarek Ramazan Bayramınızı kutlu olsun, Allah günahlarımızı affetsin, hepimizin ve sevdiklerimizin. Şimdi nerden nasıl bağladın buna demeyin o da benim zorum olsun.

Allah kalbinizden nefesinizi eksik etmesin sevgi ve muhabbetle nice güzel bayramlara.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ