- 12-02-2015 19:58
- 21866
İstifalar başladı. Malumunuz seçim yaklaşıyor, istifalar aldı başını gidiyor. Her istifa edenin ya da aday adayı olanın gazete ziyaretleri de, habercilerden beklentilerinin en bariz ifadesi. Ne olabilir ki bu beklentiler, bir haberci siyasete soyunan için ne yapabilir ki?
Siyasete her soyunana yeni kıyafetler yeni örtüler kesip biçecek, dikecek değil ya gazeteci. Aslında gerçek anlamıyla olmasa da, mecazen bu halin benzeridir siyaset ehlinin gazeteciden beklentisi.
Nasıl mı? Haber yaparak. Ama haberi nasıl yapacak, ona bakmak lazım. Yalanla, süsleyerek, ağdalı cümleler yorum katılmış analizlerle muhakkak. Yaralarını deşmeden, yumuşak karınlarına dokunmadan elbette. Habercinin bundan çıkarı ne olacak? Dersiniz Onu söylemek bana düşmez; ama malumun ilamı olmaz der eskilerimiz. Yerel basının hali ortada.
Ben de bir yerel basın acemisi olarak iğneyi başkasına, çuvaldızı kendime batırsam da abartıp fazla derine inmeyeyim. Siyasete soyunanı tüm çıplaklığıyla görme ve gösterme becerisi ve cesaretine sahip değilse gazeteci, okumaya lüzum yok ki zaten öylesi bir gazeteciyi de hiçbir siyasetçi ziyaret etme kahramanlığına düşmez. Öyle bir gazeteci var mı dersiniz? Bu sorunun da cevabını size bırakayım iyisi mi? Onu orada bırakayım da tüm bu halin aklıma getirdiği ve birçoğunuzun izlediğini ya da okuduğunu düşündüğüm bir karakteri hatırlatmak istiyorum.
Aziz Nesin'in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış, yönetmenliğini Kartal Tibet'in, senaristliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı 1980 yapımı Zübük filmi. Bu film Türkiye siyasi yapısındaki çarpık karakterleri hicveder. Zübük, zeybek sözcüğünden ses benzeşimiyle, Aziz Nesin tarafından uydurulmuş bir sözcüktür. Zübük karakterini, Kemal Sunal oynamamış olsa belki birçoğumuzun belleğinde yer bile etmezdi.
Tam da zamanıdır. Zübük mevsimi başladı. Hatta bu sefer Zübük mevsimi, daha çetin geçeceğe benziyor neden mi, dersiniz. HDP barajı aşamama riskine rağmen, seçime bağımsız adaylarla değil de parti olarak girmekte ısrar ediyor. HDP’nin barajı aşamadığı bir olasılıkta, AK Parti Batman’dan sadece 2 milletvekili değil muhtemelen 3 milletvekili çıkarabilir. Bu olasılık, AK Parti’nin Batman’dan göstereceği 3. ve 4. Sıra adaylarına da meclisin kapısını açacaktır. Bu ihtimal daha önce kıymeti harbiyesi olmayan 3. ve 4. Sıra milletvekilliği adaylığına değer kazandırıyor. Hal böyle olunca bu seçim, önceki seçimlere göre iktidar partisinden aday adaylarının sayısını üçe belki de dörde katlayacaktır.
Zübük’lere dönersek… Bugün kalkıp gazetecilerin aracılığıyla halka bizim böyle ya da şöyle projelerimiz var, diye bir söylemde bulunmak hiç de gerçekçi gelmiyor bana. Maalesef ki merkezi yönetimin yani Ankara Hükümetinin, yerel ölçekte temsilinden başka bir şey olmayan bu temsili de Ankara’da yine iktidara sergileyen, milletin vekilliğini değil hükümetin temsilini önceleyen bir siyaset ikliminde ne sizin bir projeniz olur, ne de o projeleri hayata geçirme çabanız ve cesaretiniz.
Yeni meclisi bekleyen konuları biliyor olmak yetmez. Çözüm süreci ya da yeni anayasaya bırakın bir cümle, tek bir harf bile dahil etme yetkinliğinde olmayan aday adaylarının, neyi neye katacağını bildiğini sanmıyorum. Kendini en afilli cümlelerle anlatıp sütten çıkmış ak kaşık misali tanımlamak ve seçmende heyecan uyandıracağını söylemek, siyasetçinin kendinin değil seçmeninin iddiası olmalı ki, inandırıcılığı olsun.
Şimdiden hele ki en çok kendi için yalan lakırdılarda debelenenlerin yarın yapabileceklerini hayal bile edemezsiniz.
Demem o ki; zübük mevsimi çetin geçecek. Lakin hiçbiri Kemal Sunal’ın oyunculuğu kadar keyifli ve neşeli olmayacak.